17-18 Şubat’ta anayasal haklarını kullanarak iş bırakan ASM'lerde çalışan hekim, hemşire ve ebelerin maaşlarından kesinti yapılmasının ardından şimdi de savunma istendi
SES Eskişehir Şube Başkanı Birtürk Özkavak, 17-18 Şubat tarihinde iş bırakma eylemi yapan ASM çalışanlarının maaşlarında yapılan kesintinin ardından şimdi de iş bırakma ile ilgili savunmalarının istendiğini söyledi.
“ÇALIŞANLARI CEZALANDIRMAYI TERCİH EDİYORLAR”
Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri geçtiğimiz aylar içinde taleplerini duyurmak çözüm önerilerini sunmak üzere demokratik ve yasal haklarını kullanarak çeşitli kereler basın açıklamaları eylemler ve iş bırakmalar gerçekleştirdiklerini bunlardan birisinin de yine ASM’lerindeki sorunlara dikkat çekmek için yapılan 17-18 Şubattaki iş bırakma eylemi olduğunu vurgulayan Özkavak, “İdareciler çalışanların taleplerini dinlemek, sorunları çözmek yerine geçtiğimiz günlerde duyurduğumuz üzere çalışanları cezalandırmayı tercih ediyorlar” dedi.
“ÖNCE CEZALANDIRMA SONRA SORUŞTURMA”
Dünyanın hiçbir yerinde demokratik yollardan hakkını aramanın suç olmadığını, üstelik Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarıyla da grev ve iş bırakma hakkının ülkemizin yasal mevzuatına da girdiğini, bu yönde birçok mahkemenin olumlu kararlar verdiğini ifade eden Özkavak şöyle konuştu:
“Bütün bunların bilinmesine rağmen özellikle Eskişehir’de hak arayan sağlık emekçileri ısrarla cezalandırılma yoluna gidiliyor. Ve bu cezalandırılma şekli bile yürürlükteki disiplin yönetmeliği ve diğer mevzuata aykırı olarak gerçekleştiriliyor. Eskişehir Sağlık Müdürlüğü yetkililerinin 17-18 Şubattaki iş bırakmalara karşı tavrı ne yazık ki tam dediğimiz gibidir.
Geçtiğimiz ay herhangi bir soruşturma açılmadan, kimseden savunma alınmadan çalışanlardan 17-18 Şubat iş bırakmasına katıldıkları savıyla maaşlarından kesinti yapılmış, çalışanlar cezalandırılmıştı. Şimdi de gönderilen yazılarla, yüzlerce birinci basamak çalışanından 17-18 Şubat iş bırakmalarına dair savunma isteniyor. Katılıp katılmadıkları sorgulanıyor. Yani önce cezalandırma sonra savunma isteniyor. Bu uygulamanın Türkiye de örneği görülmüş müdür? Bilmiyoruz ama tarihe geçeceği muhakkaktır. Bu yaklaşımın kurumsal ciddiyeti zedelediği, güvenirlilik konusunda soru işaretleri taşıdığı açıktır.
Bu hukuk tanımazlığın ve kuralsızlığın memuriyet hiyerarşisi içinde soruşturulması gerektiği düşüncesindeyiz. Sonuç olarak sağlık emekçileri bir kez daha keyfi uygulamalarla mağdur edilmekte, haksız ve hukuksuz suçlamalarla görev şevkleri kırılmaktadır. Bir kez daha söylüyoruz çalışanların haklarını araması, sendikal faaliyetlere katılması, bu amaçla sendikalarının aldığı iş bırakma kararlarına katılması suç değildir. Bu sebeplerle cezalandırılamazlar.”(Sözcü)