Aşılar ile ilgili son dönemlerde çok ciddi tartışmalar yaşanmakta ve aşı karşıtlığı giderek artmaktadır. Bu nedenle aşı uygulamalarında sorunlar çıktığında bu durum artarak aşıyı uygulayan hekim ve/veya onun yardımcısına karş
Aşılar ile ilgili son dönemlerde çok ciddi tartışmalar yaşanmakta ve aşı karşıtlığı giderek artmaktadır. Bu nedenle aşı uygulamalarında sorunlar çıktığında bu durum artarak aşıyı uygulayan hekim ve/veya onun yardımcısına karşı aşırı tepkiler doğurabilmektedir. Aşılar ile ilgili olarak kanunda kuduz aşısı ve çiçek aşısı dışında zorunlu aşı uygulaması olmadığından aileler isterlerse çocuklarına aşı yaptırmayabilirler. Almanya’da geçtiğimiz günlerde kızamık aşısı kanunen zorunlu olarak yapılması şart konan aşılar içine girdi. Bizde ise böyle bir durum olmadığından; aşı uygulamalarında ispat yükümlülüğü açısından da kolaylık sağlayacağı ve müdahaleyi yapan kişiyi hukuken koruyacağı için yazılı aydınlatılmış onam alınması önem taşımaktadır.
Aşıda bir tıbbi müdahaledir. Bu nedenle tıbbi müdahalenin hukuka uygunluk koşullarını sağlamalıdır. Hukuka uygun tıbbi müdahalenin ilk koşulu müdahaleyi yapan kişinin yetkinliğidir. Aşıyı hekime ya da hemşireye yapmak bu koşulu sağlar. Bu aşıyı ATT, Paramedik ya da Çevre Sağlık Teknisyeni ya da öğrencilere yaptırmak sorun yaratır. Stajyer adını verdiğimiz kişiler aşıyı yanlarındaki hemşire ya da doktor gözetiminde ve mutlaka stajyer olduğu bilgisi hastaya verilerek ve onamını alınarak yapmalıdır.
Aşıda ikinci temel koşul endikasyon yani tıbbi gerekliliktir ve bu hekim tarafından sağlık bakanlığının standartlarına göre belirlenir. Burada aşıyı endikasyon taşımadan yaptırmak hukuka uygunsuzluktur.
Aşı uygulamalarında en önemli hukuka uygunluk sebebi rızadır. Rıza işleme onay verilmesi anlamı da taşır. Rızanın geçerli olmasının üç temel koşulu vardır. İlki müdahaleye rıza verecek kişinin yetkili olmasıdır. Abisi ya da ablası ile aşı yapılmaya gelindiğinde bunlardan alınan rıza geçerli değildir. Benzer bir durum boşanmış ailelerde velayet kimdeyse ondan alınmalıdır. Dededen ya da nineden de alınan rızalar zımni onam taşımazsa geçerli değildir. Rızanın geçerli olmasının ikinci ve en önemli koşulu aydınlatılmadır. Aydınlatmanın 2014 yılından sonra Hasta Hakları Yönetmeliği 15. Maddeye göre yapılması gerekmektedir. Madde 15-(Başlığı ile birlikte değişik: RG-8/5/2014-28994) şöyle der” Hastaya; a) Hastalığın muhtemel sebepleri ve nasıl seyredeceği, b) Tıbbi müdahalenin kim tarafından nerede, ne şekilde ve nasıl yapılacağı ile tahmini süresi, c) Diğer tanı ve tedavi seçenekleri ve bu seçeneklerin getireceği fayda ve riskler ile hastanın sağlığı üzerindeki muhtemel etkileri, ç) Muhtemel komplikasyonları, d) Reddetme durumunda ortaya çıkabilecek muhtemel fayda ve riskleri, e) Kullanılacak ilaçların önemli özellikleri, f) Sağlığı için kritik olan yaşam tarzı önerileri, g) Gerektiğinde aynı konuda tıbbî yardıma nasıl ulaşabileceği, hususlarında bilgi verilir. Yani aşının neden yapılması gerektiği, aşının nerede kim tarafından nasıl ne kadar bir süre içinde uygulanacağı, aşı yapılmazsa alternatifleri ve aşı yapmamanın riskleri, aşı yaparken karşılaşılacak olan alerji, ağrı, kanama vb riskler konusunda bilgi vermeyi, aşıdan sonra kullanılacak bir ilaç olup olmadığı, aşıdan sonra hayatını sürdürürken dikkat etmesi, gerekenleri ve sorun çıktığında ne yapması kime ulaşması konusunda bilgileri içermelidir.
Aydınlatmanın geçerlilik koşulunun üçüncü halkası aydınlatmanın şeklidir. Hasta Hakları Yönetmeliği 18. Maddeye göre sözlü olarak hekim tarafından aydınlatılma yapılabilmesine karşın ispat yükümlülüğü hekimde olması nedeniyle yazılı olarak alınması gerekir. Sağlık Bakanlığının son dönemde enjeksiyonlarda yazılı rıza almaya gerek yok şeklinde genelge çıkarmasına rağmen bunun doğru olmadığı bizler tarafından uyarılmış ve geçtiğimiz günlerde bu yanlıştan dönülerek ispat yükümlülüğü açısından yazılı alınması şeklinde açıklamalar gelmiştir.
Son olarak ta aşı uygulaması sırasında tıbbi standartlara uygun olarak aşıyı yapmak yani özen göstermek önem taşır. Bu aşının yapılana kadar olan soğuk zincire uyulması, aşı yerinin temizlenmesi, aşı uygularken kullanılacak malzemeler ve aşı sonrası ortaya çıkacak komplikasyonların yönetimini kapsamaktadır.
SONUÇ: Aşı karşıtlığının son derece artmakta olduğu ve aşıların kanunen yapılmasının zorunlu olmadığı da düşünüldüğünde, günümüzde hekimlere açılan davaların da arttığı ve defansif tıp kavramı ile karşılaştığımız günümüzde hekimin kendini bu durumlardan koruyabilmesi için dikkatli olması ve özelliklede Hasta Hakları Yönetmeliği 15. Maddeye uygun aydınlatma yapıldıktan sonra bunu da ispat kolaylığı sağlayacağı için yazılı yapılması gerekmektedir.
Pediatrist, Özel Hukuk Bilim Uzmanı, Avukat Cengiz BAYRAM