Deprem bölgesinin diyabetli çocukları ve gençleri için Maraş’ta 2 Ağustos’ta başlayıp 5 gün süren bir kamp yapıldı. Kampı Düzce Üniversitesi Çocuk ve Genç Diyabet Merkezi gerçekleştirdi.
Etkinliğe Kahramanmaraş başta olmak üzere Gaziantep, Adıyaman, Hatay, Malatya ve Osmaniye’den 60’ın üstünde diyabetli çocuk katıldı. Çocukların ailelerine eğitim verildi, destek sağlandı. Personelle birlikte katılımcı sayısı 100’ü geçti. Çocuk ve Genç Diyabetliler Derneği (Düzce) düzenleyicilik ve sponsorluk yaptı, katılımcıların ulaşım masraflarını karşıladı. Düzce Valiliği ve Düzce Üniversitesi’nin aracılığıyla kampı himaye eden Kahramanmaraş Valiliği tüm olanaklarını seferber etti. Aile ve Sosyal Hizmetler Müdürlüğü, Çocuk Evleri Sitesi’nde personel, barınma ve yeme içme imkanını ücretsiz olarak sundu. İl Sağlık Müdürlüğü ve Türk Kızılay Dulkadiroğlu Şubesi ve Kahramanmaraş Belediyesi desteklerini esirgemedi.
Düzce Üniversitesi Çocuk Diyabeti Merkezi başkanı Prof. Dr. İlknur Arslanoğlu şöyle diyor: "Diyabetli çocuklar için bu kampların yararları bir söyleşide, bir makalede anlatılamayacak kadar çok yönlü ve büyüktür. Kampa gelmeden önce depresyondayken kamptan ayrılırken 'iyi ki diyabetli olmuşum' diyen çok çocuk gördük. Diyabet etkinliklerinin yararlarını en kısa, en iyi bu cümle anlatır.
Çocuklar birbirleriyle tanıştılar, yalnız olmadıklarını gördüler, deprem için, bu hastalık için, insanlık için dayanışmanın önemini kavradılar. Eğitim aldılar, spor yaptılar, eğlendiler. Birçoğunun yüzü aylardır ilk kez bu denli çok güldü. Ayrılırken hüzünlendiler, ama onlara aylarca yetecek bir motivasyon kazandılar.
Düzce Üniversitesi Çocuk Diyabeti Merkezi diyabet alanında ülkenin en iyi birkaç merkezinden biri. Uluslararası ödül kazanmış tek merkez: 2019 Sweet - Dünya en iyi gelişen merkez ödülü. Diyabet kampları açısından da en öndeki merkezdir. 2008’den beri her yıl ortalama birkaç kamp düzenlemektedir ki pandemi döneminde bile bu etkinliklere ara vermemiştir."
Düzce diyabet ekibi üyeleri bu yıl başka kamplar da yapacaklarını, önümüzdeki yıl deprem bölgesinde de yeni etkinlik düzenlemek istediklerini belirtiyorlar.
Deprem bölgesinin diyabetli çocukları ve gençleri için Maraş’ta bir kamp yapıyoruz. 2 Ağustos’ta başlayıp 5 gün sürecek etkinlik için iki gün önceden geldik, böylece şehrin son durumunu da gördük.
Acılar, yaralar, korkular henüz taze. Ancak şehir hayli canlanmış. Depremden sonra gidenlerin önemli bölümü dönmüş. Başka illerde ve yurt dışında yaşayan Maraşlıların da gelmesiyle artık trafik ve otopark sorunu bile yaşanıyor. Pek çok dükkan yeniden açılmış. Kafeler, lokantalar özellikle akşamları şaşırtıcı ölçüde kalabalık. Şairler Tepesi’nde boş masa bulmak çok zor. Halk artık “endişe endişe nereye kadar, biraz da hayatımızı yaşayalım” havasına girmiş.
Kampa Kahramanmaraş başta olmak üzere Gaziantep, Adıyaman, Hatay, Malatya ve Osmaniye’den 60’ın üstünde diyabetli çocuk katıldı. Ailelerine eğitim verildi, destek sağlandı. Personelle birlikte katılımcı sayısı 100’ü geçti. Etkinliği Çocuk ve Genç Diyabetliler Derneği (Düzce) düzenledi. Düzce Valiliği ve Düzce Üniversitesi’nin aracılığıyla kampı himaye eden Kahramanmaraş Valiliği tüm olanaklarını seferber etti. Aile ve Sosyal Hizmetler Müdürlüğü, Çocuk Evleri Sitesi’nde personel, barınma ve yeme içme imkanını ücretsiz olarak sundu. İl Sağlık Müdürlüğü ve Türk Kızılay Dulkadiroğlu Şubesi ve Kahramanmaraş Belediyesi desteklerini esirgemedi.
Çocuklardaki Tip-1 diyabet pankreasın işlev görememesi sonucu, doğumdan başlayarak gençliğe kadarki dönemde ortaya çıkan ve ömür boyu devam eden bir hastalık. Ve bu çocuklar, bu insanlar ömür boyu insülin almak zorunda. İnsülin iğneyle ve son yıllarda artan oranda insülin pompalarıyla bedene enjekte ediliyor. İnsülin kullanan hastalar dozu belirlemek için kan şekerlerini günde en az 4 kez ve bazen çok daha sık ölçüyorlar, buna göre ve yedikleri içtikleri, ne kadar hareket ettiklerini göz önünde bulundurup sürekli hesaplama yapıyorlar.
İyi yönetilmeyen diyabet değişik organlarda hasara ve düşük oranda da olsa erken ölüme yol açıyor. Bizde lösemili çocukların dramı çok işlenmiştir ve toplumsal olarak iyi bilinir. Elbette lösemi de çok ciddi bir hastalık, toplumsal sorundur. Ancak lösemi çok nadir olarak kronikleşen bir hastalıktır. Oysa diyabet kronik hastalıkların her bakımdan şahıdır. Kişiler ve aileler için yarattığı sağlık sorunu, ortaya çıkardığı mali ve toplumsal yük başka hiçbir hastalıkla kıyaslanmayacak ölçüde derin ve uzun solukludur.
Fakat bizde diyabete ve özellikle tip-1 diyabete karşı toplumsal farkındalık hayret verici oranda düşüktür. Resmi ve gayri resmi sağlık otoritelerince bile konunun ciddiyeti yeterince anlaşılabilmiş değildir. Hele yoksullukla birlikte giden çocuk ve genç diyabeti içler acısı trajediler yaratır.
Biz bu kampları on yıllardır yapıyoruz veya yapılanlara katılıyoruz. Diyabetliler için yararları bir makalede anlatılamayacak kadar çok yönlü ve büyüktür. Kampa gelmeden önce depresyondayken kamptan ayrılırken “iyi ki diyabetli olmuşum” diyen çok çocuk gördük. Kampların, diyabet etkinliklerinin yararlarını en kısa, en iyi bu cümle anlatır.
Kahramanmaraş’ta Kırgız çadırları dışında pek çadır kalmamış. Onlar da boşaltılmış. Evi hasarlı depremzedeler konteyner kentlerde yaşamı sürdürüyor. Hasarlı binaların hepsi yıkılmamış. Boş bina çok. Öte yandan deprem konutları yapım işi harıl harıl devam ediyor. Umarız önümüzdeki kışı son olarak konteynerlerde geçirir herkes.
Hava delicesine sıcak, rüzgar çılgıncasına esiyor. Koşullar zor, ama çocukların yüzleri yine gülüyor. Kamplar normal çalışmanın birkaç katı emek ve yorgunlukla yürüyor ancak. Yine de bazı doktor arkadaşlarımız bile “kamptayız” dendiğinde “iyi tatiller” diye karşılık veriyor! Öte yandan konuyu bilen bazı arkadaşlar diyabetli çocuklar ve gençler için kampların zorunlu hale getirilmesini savunuyor. Hastalığa karşı mücadele en iyi bu kamplarda öğreniliyor.
Şehrin deprem öncesi halini biliyorum, depremden bir ay sonra gördüm, bu üçüncü gelişim. Doğasıyla, çevresiyle, merkeziyle gerçekten güzel ve önemli bir kent. Umarım bir sonraki gelişimde en güzel halini görürüm.(odatv4.com)