Sakarya'nın Akyazı ilçesinde bir ilkokulda eğitim gören 8 yaşındaki Tarık Ediz Özkanlı, geçen pazartesi günü okulda kol ağrısı şikayeti üzerine hastaneye götürüldü. Yapılan ilk değerlendirmelerin ardından menenjit şüphesiyle tedavi altına alındı.
Durumu kısa sürede ağırlaşan küçük Tarık Ediz, yoğun bakım ünitesine alındı. Hastane yetkilileri tarafından yapılan tüm müdahalelere rağmen çocuk kurtarılamadı.
Sakarya Valiliği ve İl Sağlık Müdürlüğü, hayatını kaybeden öğrenci ile aynı sınıfta bulunan ve aynı servis aracını kullanan diğer öğrenciler için tedbir alındığını bildirdi. Bu öğrencilerin velileriyle iletişime geçilerek, tedbir amaçlı acil serviste muayenelerinin yapılması ve önleyici tedavilerine başlanması sağlandı.
Tarık Ediz Özkanlı, ikindi namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından, Akyazı Alaağaç Mahallesi Mezarlığı'nda toprağa verildi.(D HA)
“Bir çocuk menenjitten öldü” demek yetmez.
Asıl soru şudur: NEDEN öldü?
Menenjit tek bir hastalık değildir.
Bakteriyel mi, viral mi, fungal mı, amibik mi?
Menenjit mi yoksa aslında ensefalit mi?
Eğer bakteriyel menenjit ise şu sorular sorulmadan kamuoyuna sağlıklı bir mesaj verilemez:
– Çocuk erken tanı alabildi mi?
– İlk şikâyetten hastaneye yatışa kadar kaç saat/gün geçti?
– Hangi etken üredi (pnömokok, meningokok, Hib)?
– Bu etkene yönelik aşılar yaşına uygun ve tam mıydı?
– Gecikme nerede oldu: ailede mi, sağlık sisteminde mi, sevk zincirinde mi?
Çünkü bakteriyel menenjitte zaman = beyin = hayat demektir.
Geç kalınmış, ağır seyirli bir tabloyu “menenjit öldürdü” diye özetlemek, nedenleri görünmez kılar.
Halka korku değil, doğru sağlık bilgisi vermek istiyorsak;
“Menenjitten öldü” demekle yetinmeyip,
“Neden, nasıl ve hangi koşullarda öldü?” sorularını sormalıyız.
Sağlık haberciliği sansasyon değil, sorumluluktur.
Yıl 1976. 7 yaşımdayım, ilkokul 2. Sınıftayım. Başım ağrımaya başladı birden. Ense kökünden boynumdan başıma zonklayan bir ağrı. Gözümü açamıyorum..
Ve 20 gün sonra açtım zaten gözümü..
Kırıkkale'de oturuyoruz o yıllarda. Meşhur çocuk doktoru Ayhan beyin muayenehanesine götürmüşler beni.
Menenjit demiş. Derhal Ankara'ya üniversite hastanesine gidin demiş..
(Ve hayatımı kurtarmış)
Gece gece babam bir taksi tutmuş. Annemle beraber Ankara'ya götürmüşler.
(Yolda arabada siyah renkli kusmuşum: Hematemez)
Hacettepe çocuk hastanesinde yatırmışlar beni ve hemen yoğun bakıma almışlar. Tanı: Meningokoksik Menenjit. O yıllarda bu tabloda yaşama şansı belki %10.
19 gün sonra gözlerimi açtığımda bir camın kenarından gözü yaşlı Anacığımı gördüm ilk olarak.
Ertesi gün bir odaya aldılar.
O gün önce beni bir müdahale odasına aldılar. Doktorun adı da İbrahim'di.
Belimden su alacağını söyledi (Lomber ponksiyon).
Sordum kendisine: Bugün günlerden ne? Dedi ki 2 şubat 1976 pazartesi.
Aa dedim, bugün benim doğum günüm.
Dedim ki, Benim hayatımı kurtardınız. Pilot olmak istiyordum. Ama ben de sizin gibi doktor olacağım ve hayat kurtaracağım.. O dönemde
Kırıkkale'de çocuk doktoru olan Ayhan Vural, Hacettepe çocuk hastanesi tüm doktor ve sağlık çalışanlarına minnettarım..
Sonuçta dediğim gibi doktor oldum. Cerrah oldum.
İnsanların hayatlarının kurtulmasına, şifa bulmalarına vesile olmak için çalıştım, çalışıyorum.
Herkese sağlıklı mutlu huzurlu bir yaşam dilerim.