İlaç fiyatlarının hesaplanmasında kullanılan Avro kurunun, son beş yıldır gerçek piyasa değerinin yarısı seviyesinde sabitlenmiş olması ve pandemi sonrası artan hammadde, ambalaj ve nakliye maliyetleri, özellikle ithal ilaçların ülkemize girişini ve yerli ilaçların üretimini zorlaştırıyor. Bu durum, ilaçların bulunabilirliği ve ulaşılabilirliği konusunda ciddi sorunlar yaşamamıza sebep oluyor.
Kış döneminde, özellikle enfeksiyonlarda kullanılan antibiyotikler ve antigribal ilaçlar gibi mevsimsel ilaçların büyük bir kısmı eczanelerimize sınırlı miktarda temin edilebilmekte, bazı ilaçların ise eşdeğerleri olmadığından hiç tedarik edilememektedir.
Bu güncel soruna ek olarak, sürekli kullanım gerektiren Parkinson, göz damlası, tansiyon ve kolesterol ilaçları gibi çeşitli kronik tedavilerde kullanılan ilaçlarda da benzer sıkıntılar yaşıyoruz. Bazı ilaçlar ya hiç bulunamıyor ya da eczanelerimize yalnızca sınırlı miktarda ulaşıyor.
Eczanelerde, eksik ilaçlar nedeniyle beklemekte olan ve 'açık reçeteler' olarak adlandırdığımız reçetelerin sayısı her gün artmakta olup hastalarımız sürekli olarak 'İlacım geldi mi?' diye bize, biz de ecza depolarına her gün sormaktayız.
İlaç firmaları, bazı ilaçlarda kamuya yapmaları gereken iskontoları eksik yapıyor veya hiç yapmıyor ya da yapmaları gereken iskontoyu da eczacılardan tahsil edip daha sonra kendi belirledikleri koşullar altında ödemeyi vaat ediyorlar. Öte yandan, dağıtım kanallarının eczacıların vade ve iskontolarını azaltıp, SGK'nın eczanelere yapacağı geri ödemelerden 60 gün önce ilaç bedellerini tahsil etmeye başlamış olması da yaşanan sorunlara bir başkasının eklenmesine neden oldu.
Ülkemizdeki ilacın geri ödemesinin yaklaşık yüzde 90’ının SGK tarafından yapıldığı göz önünde bulundurulduğunda, emeğinin birikimi rafındaki ilacından başka sermayesi olmayan eczacıların 90 günde alacağı parayı 60 gün öncesinde ödeyerek ilaç ve eczacılık hizmetini sürdürmesinin beklenmesi ekonomik gerçeklere aykırı bir durumdur.
İlaç fiyatlarında kur güncellemesi nedeniyle yaşanan artışa karşın, İlaç Fiyat Kararnamesi'ndeki eczacı kar oranlarını belirleyen baremlerin güncellenmemesi, eczacıların resmi karlılığını azaltmaya devam ediyor. Ayrıca, eczacılara hizmet bedellerinin artık kullanılmayan 'kuruş' birimleri üzerinden ödenmesi, eczane ekonomilerini her geçen gün daha da zorluyor. Firmalarca dayatılan keyfi uygulamalar yüzünden kredi faizleri altında ezilen eczacıların artan finansal yükü taşıma kapasitesi tahammül sınırını aşmış durumdadır.
Özellikle hastane acillerine başvuruların arttığı bu dönemde eczane nöbetleri eczane eczacıları için artık bir kâbus halini almış olup, nöbetçi eczane sayısını arttırmanın bulunmayan ilaç sorununu ortadan kaldırmadığını, hastaların ilaç bulunamayan nöbetçi eczaneler arasında mekik dokumak zorunda kaldığını yaşayarak görmüş durumdayız.
Halkımızın ilaçsız kalmaması, ilacına dilediği eczaneden her zaman ulaşabilmesi için;
2024 yılındaki öncelikli ve acil taleplerimizdir.
İlaç; vazgeçilemez ertelenemez ve yerine başka ürün kullanılamaz hayati bir iktisadi üründür. Hepimizin ilaca ihtiyacı olabilir ve hangi ilacın ne zaman kime lazım olacağını bilemediğimiz için de her ilaç her zaman bulunabilir ve ulaşılabilir olmalıdır.
Hem ilaç temin edemeyen eczacılar hem de hastalar, ciddi hak kayıpları ve mağduriyetler yaşamaktadır.
Yaşanan hak kayıplarının giderilmesi de öncelikli talebimizdir.
Eczacılar olarak bizler, ülkemizin dört bir yanında, her hastanın ihtiyacı olan ilaca her zaman ulaşabilmesini sağlamak için gerekli yasal düzenlemelerin acilen yapılmasını talep ediyoruz. Eczacılık hizmetlerinin kalitesinin korunması ve devamlılığının sağlanması, sadece biz eczacıların değil, tüm toplumun sağlığı için hayati önem taşımaktadır.
Kamuoyunun bilgisine sunarız.
TÜM ECZACI İŞVERENLER SENDİKASI
YÖNETİM KURULU