Adalet hizmetlerinde yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı alınacak tedbirlerle ilgili koordinasyon toplantılarının üçüncüsü Ankara Hakimevi'nde yapıldı.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül başkanlığındaki toplantıya Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Başkanvekili Mehmet Yılmaz, HSK Birinci Daire Başkanı Halil Koç, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Türkiye Noterler Birliği Başkanı Dursun Cin, Bakan Yardımcıları Cengiz Öner, Zekeriya Birkan, Şaban Yılmaz ve Uğurhan Kuş ile Adalet Bakanlığı bürokratları katıldı.
Bakan Gül, koordinasyon toplantısından sonra gazetecilere açıklama yaptı.
Hayatın bir an önce normale dönmesinin herkesin sorumluluğunda olduğunu ifade eden Gül, kimsenin "bana bir şey olmaz" diye düşünme lüksünün ve başkalarının sağlığını tehlikeye düşürme hakkının olmadığını söyledi.
Uyulacak her tedbirin olağan günlere dönüşü her gün biraz daha kısaltacağını vurgulayan Gül, salgın riskinin ilk gününden bu yana adliyelerde, ceza infaz kurumlarında, noterliklerde ve Bakanlığın sorumluluk alanındaki birçok kurumda alınan tedbirleri titizlikle sürdürdüklerini dile getirdi.
Bilim Kurulunun tavsiyeleri doğrultusunda Bakanlık tarafından, ceza infaz kurumlarında alınan tedbirleri iki hafta daha uzattıklarını anımsatan Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hükümlü ve tutukluların dışarıyla temasını kesmek için aldığımız tedbirler çerçevesinde, açık ve kapalı ceza infaz kurumlarındaki avukat ziyareti dahil bütün görüşler, açık ceza infaz kurumlarında kalanların özel izin hakları, hastalık ve güvenlik durumları dışında bir ceza infaz kurumundan bir başka kuruma yapılan nakiller, kurum dışı çalışma ve iş yurdu faaliyetleri, birden fazla koğuşla birlikte yapılan toplu faaliyetler, aile görüşme odalarının kullanımı, ceza infaz kurumlarında anneleriyle kalan 0-6 yaş grubu çocukların kreşe ve ana okuluna gitmeleri ve çocukların dışarıdaki ebeveynleri ya da yakınlarına teslim edilmesi uygulaması iki hafta süreyle ertelenmiştir. Tutuklu ve hükümlü yakınları ancak zorunluluk varsa ve Cumhuriyet Başsavcılığı uygun görürse ziyaret yapabilecektir. Avukatlar da zorunlu durumlarda maske, eldiven gibi tedbirler alarak sadece kapalı görüş gerçekleştirebileceklerdir. Bu tedbirlerin ne kadar süreyle devam edeceğini Bilim Kurulunun tavsiyeleri belirleyecek."
Gül, aldıkları tüm tedbirlerin tutuklu ve hükümlülerin sağlığını korumak için olduğunu aktardı.
İçeride herhangi bir rahatsızlığı bulunan varsa ivedilikle hastanelere sevkinin sağlandığının altını çizen Gül, hasta olan tutuklu ve hükümlülerin tedavileri tamamlandıktan sonra kuruma kabul edildiğini bildirdi.
Hastaneden gelen tutuklu ve hükümlülerin ayrı bir bölümde 14 gün tutulduktan sonra odasına alındığına dikkati çeken Gül, "Dolayısıyla, dışarıdan içeriye, içeriden dışarıya teması olabilecek asgari seviye indirmiş bulunuyoruz. Bugünden itibaren ceza infaz kurumlarıyla ilgili aldığımız tedbirlere bir yenisini ekliyoruz. Kurumlarda görev yapan tüm personel kurum idarelerince belirlenen süreler sonunda evlerine gönderilmeyerek, izole edilen barınma yerlerinde kalacaklardır. Bu noktada, kamuya ait yurt, misafirhane, eğitim merkezi gibi sosyal tesislerden yararlanılması için yerel düzeyde görüşmeler başlamıştır. Bu konuda Bilim Kurulu ile de görüşmeler devam etmektedir. Biz kurumsal alt yapıyı hazırlamış durumdayız." ifadelerini kullandı.
Gül, ceza infaz kurumları hakkındaki bir diğer gelişmenin de hükümlü ve tutukluların yakınlarıyla yapacakları telefon görüşünde görüntülü görüşebilmesi konusu olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından geçen günlerde imzalanarak Resmi Gazete'de yayımlanan yönetmelikle mevzuat alt yapısının tamamlandığını hatırlatan Gül, "Teknik alt yapıyı da hazırlamak üzere arkadaşlar çalışmalara başladılar. Projemizin amacı, bir bütün olarak akıllı teknolojilerin ceza infaz kurumlarına entegrasyonudur. Dolayısıyla sadece görüntülü görüşme değil; dilekçe, kantin, kütüphane, sayım, e-doktor, e-mektup gibi pek çok iş ve işlem teknolojinin imkanlarıyla daha çabuk ve daha az masrafla görülecektir." diye konuştu.
Adalet Bakanı Gül, bir diğer önemli konunun da normal dönemlerde her gün 100 binlerce insanın giriş çıkış yaptığı adliyelerdeki, icra dairelerindeki insan sirkülasyonunu durdurmak olduğunu vurguladı.
Geride bırakılan haftada Meclis'te kabul edilen yasa teklifiyle Adli ve İdari Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemeleri'ndeki duruşmaların ertelenmesi için Hakimler ve Savcılar Kuruluna yetki verildiğini anımsayan Gül, şunları söyledi:
"Yasa çıkar çıkmaz HSK bir çalışma yaptı. Tutuklu ve acil işler, yürütmenin durdurulması, zamanaşımına az bir süre kalmış ve diğer acele işler haricinde tüm duruşmalar ertelenecek. Konunun ayrıntılarını, erteleme süresini, yargı mensuplarının nöbet işlerini ve diğer tedbirleri HSK bugün yargı teşkilatına duyuracak. Yargıtay ve Danıştaydaki duruşmaları erteleme yetkisi ise bu yüksek mahkemelerin Başkanlar Kuruluna verildi. Söz konusu Kanunun Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından onaylanmasıyla, yargıda sürelerin durdurulmasına ilişkin düzenlemeler de hayata geçti. İcra-iflas hukuku dışındaki tüm süreler 13 Mart-30 Nisan arası için durduruldu. İcra işlemleri ise Cumhurbaşkanımızın daha önce Resmi Gazete'de yayımlanmış olan Kararına uyumlu şekilde 22 Mart-30 Nisan arası durduruldu."
Bu gelişmelerin uygulamadaki yansımalarını, avukat meslektaşların beklentilerini Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nun toplantı heyetiyle paylaştığını bildiren Adalet Bakanı Gül, "Avukat meslektaşlarımıza 6 Nisan itibarıyla CMK ödemeleri tümüyle yapılmış olacak. Yine aynı tarih itibarıyla beraat dosyalarında vekalet ücretleri de büyük ölçüde ödemeye hazır hale getirilmektedir. Arabuluculuk ve uzlaştırma gibi ödemeler için de gerekli hazırlıkları yaptık. Bildiğiniz gibi, stajyer avukatların idari izin süresini 30 Nisan'a kadar uzatmıştık. Bu kapsamda, avukatlık staj listesine yazılma, avukatlık ruhsatnamesi verilmesi ve baro levhasına avukat olarak yazılma gibi işlemler için gerekli sağlık raporunun daha sonra sunulması da kararlaştırılmıştır." değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Gül, toplantıda, Noterler Birliği Başkanı Dursun Cin'in de geçen haftalarda alınan tedbir kararlarının sonuçlarını paylaştığını, noterlerde kalabalıklaşmanın azaldığını dile getirdi.
Noterliklerin açık olduğunu ifade eden Gül, vatandaşlara bu süreçte zaruri olmadıkça noterliklere gitmemelerini, zorunlu olmayan işlemleri salgın tehlikesi sonrasına ertelemelerini önerdi.
Gül, görevi gereği şehir dışına çıkmak zorunda kalan noterler ve avukatlar için de kolaylaştırıcı ve genel bir uygulama yapmayı planladıklarını, bunu da gelecek günlerde hayata geçireceklerini vurguladı.
Amaçlarının tüm dünyanın boğuştuğu koronavirüs salgınını en az zararla atlatmak için insan sirkülasyonunu azaltmak, hayatı geçici bir süre eve sığdırmak olduğuna değinen Gül, şöyle konuştu:
"Ülkemizde kesintisiz işleyen bir hukuk sistemi mevcuttur. Bir mağduriyeti veya şikayeti olan vatandaşlarımız için adaletin kapısı daima açıktır. Adaletin izolasyonu olmaz. Koronavirüsle mücadelemizi verirken, sosyal mesafeyi koruyacağız ama adaletle aramıza mesafe koymayacağız. İnsanlık tarihine geçecek bu olağan dışı dönemde de adalet, milletimizin huzuru için aralıksız çalışmaktadır.
Salgın hastalık tehlikesinden dolayı ortaya çıkan bu sıra dışı süreci fırsata çevirmek isteyenlerin karşısında hukuk vardır, olmaya devam etmektedir. Korona salgını karşısında Cumhuriyet Başsavcılıkları toplumun ortak hukukunu, huzurunu, menfaatini korumak için son iki haftada 58 ilde 459 kişi hakkında soruşturma başlatmıştır. Koronavirüsle ilgili sosyal medyada manipülatif haber ve paylaşımlarla ilgili 385 kişi, 65 yaş üstü vatandaşlarımıza rencide edici davranışlarla ilgili olarak 8 kişi, karantina tedbirine aykırı davranma eylemleri ile ilgili 11 kişi, stokçuluk, karaborsa, kaçak maske satmak gibi ticari hayata karşı suçlar kapsamında da 55 kişi hakkında soruşturma işlemi yapılmıştır."
Adalet Bakanı Gül, sağlık çalışanlarına karşı milletin büyük bir destek ve teveccühünün olduğunu ancak münferit de olsa bazı olayların böyle bir dönemde bile yaşandığını üzülerek gördüklerini söyledi.
Sağlık çalışanlarına karşı her türlü sözlü ya da fiili müdahale ve şiddet eylemlerinin de hukuken karşılığını bulduğunu, gerekli koruma tedbirlerinin yargı mensupları tarafından gecikmeden uygulandığını anlatan Gül, vatandaşların sağlığı için kendi sağlığını riske atarak çalışan kişilere karşı yapılan bu tarz müessir ve müessif eylemleri şiddetle kınadığını kaydetti.
Zor zamanlarda hükümlülerin de iş yurdu müdürlüklerindeki atölyelerde sağlık çalışanları için birçok ürünün imal ettiklerine dikkati çeken Abdulhamit Gül, sözlerini şöyle tamamladı:
"11 ceza infaz kurumunda bulunan hükümlüler ayda 1,5 milyon maske üretmekteler. Maskenin yanı sıra, ameliyat önlüğü, tulum gibi 80 çeşit hastane tekstil ürünü ve tek kullanımlık ürün imal ederek ihtiyacı olan sağlık kuruluşuna gönderiyorlar. Ayrıca tonlarca kolonya ve el dezenfektanı üretimi de gerçekleştirilmektedir. Bu çaba, millet olarak zor zamanlarda nasıl kenetlendiğimizin, birlik ve beraberliğimizi nasıl tesis ettiğimizin bir göstergesidir.
Bu vesileyle koronavirüsle mücadelede, sağlık sektörümüze ve vatandaşlarımıza destek olan, iş yurtlarımızda görevli herkese teşekkür ediyorum. Yine, esnek çalışma yöntemiyle birlikte devlette devamlılık esasıyla nöbetini ifa eden personelimize, infaz koruma memurlarımıza ve yargı mensuplarına teşekkürlerimi sunuyorum."