“TÜRKİYE’NİN DÖRT BİR YANINDAN HASTA KABUL EDİYORUZ”

“TÜRKİYE’NİN DÖRT BİR YANINDAN HASTA KABUL EDİYORUZ”

GAÜN Tıp Fakültesi Çocuk Ergen Ruh Sağlığı Anabilim Dalı’nda Öğretim Üyesi olarak görev yapan Dr. Öğr. Üyesi Baran Çalışgan, eğitim sürecini geçirdiği üniversiteye öğretim üyesi olarak dönmenin büyük bir onur olduğunu vurguladı.

 

Çocuk-Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı olarak kuvvetli bir psikoterapi gelenekleri olduğuna dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Baran Çalışgan, “Hastalarımıza farklı bireysel ihtiyaçlara yönelik psikodinamik yaklaşımlı psikoterapilerden tutun da EMDR yöntemine kadar geniş bir yelpazede psikoterapi hizmeti sağlayabiliyoruz. Hastanemizde Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin tek Çocuk-Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları yataklı servisi yer almakta ve bu özellikli servisler ülkemizde az sayıda bulunmaktadır. Adana’dan Kayseri’ye, Artvin’den Hakkâri’ye kadar geniş bir alandan acil ihtiyaçlara yönelik servisimize hasta kabulü yapmaktayız” ifadelerine yer verdi.

Dr. Öğr. Üyesi Baran Çalışgan ile gerçekleştirdiğimiz röportajın geri kalanı sizlerle...

Öncelikle kısaca kendinizden bahseder misiniz?

5 Kasım 1990’da Malatya’da doğdum. İlköğretim eğitimimi Ankara’da, orta ve lise eğitimimi İstanbul’da tamamladıktan sonra 2014 yılında Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeki 6 yıllık tıp eğitimimi tamamladım. 2014-2015 yıllarında Hatay’ın İskenderun ilçesinde 112 acil sağlık hizmetleri istasyonunda devlet hizmet yükümlülüğü yaptık- tan sonra 2016 yılında Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ergen Ruh Sağlığı bölümünde çocuk ve ergen ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanlık eğitimime başladım. 2021-2024 yılları arasında Kastamonu Eğitim Araştırma Hasta- nesi, Gaziantep Cengiz Gökçek Çocuk Hastanesi ve Gaziantep Şehir Hastanesi’nde çocuk ve ergen ruh sağlığı uzmanı olarak çalıştım. Şubat 2024’te ise Gaziantep Üniversitesi Hastanesi’nde Çocuk Ergen Ruh Sağlığı Anabilim Dalı’nda doktor öğretim üyesi olarak çalışmaya başladım.

Alanınızda yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Çocuk ve ergenlerde duygu düzenleme sorunları ve öfke patlamaları, gençlerde teknoloji kullanım alışkanlıkları ve bilinçsiz teknoloji kullanımı şimdiye kadar ilgilendiğim, araştırma yaptığım temel alanlar oldu. Ayrıca ergen psiko- terapisi alanında çalışmaktayım ve bilişsel davranışçı psikoterapi, psikodinamik yaklaşımlı psikoterapi eğitimlerini aldım.

GAÜN Hastanesi bünyesinde göreve yeni başladınız. Burada görev yapmak sizde neler hissettiriyor?

 

 

GAÜN Hastanesi’nde 4 yıllık bir uzmanlık eğitimi dönemim olmuştu. Kastamonu ve Gaziantep’te de çok sevdiğim çalışma arkadaşlarım ve özlediğim çalışma ortamlarım oldu ancak yuvama dönmekten çok mutluyum. Yoğun ve keyifli bir eğitim süreci geçirdiğim bu üniversiteye, öğretim üyesi olarak dönebilmek benim için büyük bir onur. GAÜN Çocuk-Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları bünyesinde işleyiş gösteren özellikli hizmetler nelerdir? Size göre buranın diğer kliniklerden farkı nedir?

Bölümümüzde kuvvetli bir psikoterapi geleneğimiz olduğunu düşünüyorum. Hastalarımıza farklı bireysel ihtiyaçla- ra yönelik psikodinamik yaklaşımlı psikoterapilerden tutun da EMDR yöntemine kadar geniş bir yelpazede psikoterapi hizmeti sağlayabiliyoruz. Hastanemizde Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin tek Çocuk-Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları yataklı servisi yer almakta ve bu özellikli servisler ülkemizde az sayıda bulunmaktadır. Adana’dan Kayseri’ye, Artvin’den Hakkâri’ye kadar geniş bir alandan acil ihtiyaçlara yönelik servisimize hasta kabulü yapmak- tayız.

Çocuk ve ergen yaştakilerin ruh sağlığı açısından karşılaştığınız en büyük problem nedir?

Burada en sık ve en şiddetli problem olarak iki ayrı cevap verebilirim. Ruh sağlığı açısından çocuklarda en sık karşılaştığımız sorunlar arasında odaklanma ve dikkat sorunları yer alıyor. Bu sorunlara yönelik çocuklara motivasyonel, eğitimsel, davranışsal ve gerekli durumlarda ilaç tedavisi ile destek sağlamamız gerekebiliyor. En şiddetli probleme ise bir cevap vermem çok zor. Çünkü çocukların gelişim dönemle- rinde başlarına gelen ruhsal sorunların hepsi hem çocuklar hem de çevresindekiler açısından çok zorlayı- cı oluyor. Ancak cinsel istismar mağduriyetinin ve özel gereksinimli çocuklarda; özellikle otizm tanısının en şiddetli sorunlar arasında olduğunu söyleyebilirim.

Gelişen teknoloji ile birlikte çocuklarda ve ergenlerde farklı bir bağımlılık türü ortaya çıktı. Bu bağımlılık türü teknoloji bağımlılığı olarak geçiyor. Teknoloji bağımlılığı ile nasıl başa çıkılır? Bilinçli teknoloji kullanımı nasıl elde edilir?

Bu alanda ebeveynlere çok görev düşüyor. Öncelikle ebeveynler hayatımızı kolaylaştırmak için her insanın kullanabilmesine yönelik geliştirilmiş teknolojiyi kullanmayı öğrenmeli ve teknolojiyi; aileye, sosyalleş- meye, uykuya ayrılan zamandan kısmadan bilinçli ve sağlıklı bir şekilde kullanarak çocuklarına örnek olmalılar. Ekran kullanımı konusunda kurallar ve sınırlar konmalı ancak dengeye dikkat edilmelidir. Aşırı yasaklar çocukların teknolojiye daha fazla bağlanmasına yol açabilir. En güzel yöntem başka faaliyetlere yönlendirmektir. Çocuklara ekran karşısında oturmaya alternatif olabilecek sportif, sanatsal ve sosyal aktiviteler sunmak çocukları teknoloji bağımlılığından korumanın en iyi yöntemidir. Günümüzde pek çok çocuk kendisine sosyal medya hesabı açıyor ve teknolojiyi ebeveynlerinin bilgisi dışında kullanabiliyor ancak bu durumu normalleştirmemek gerekir. Çocuklar sosyal medyayı kullansalar bile bu kullanım ebeveynlerinin erişebileceği hesaplar aracılı- ğıyla olmalıdır. Ayrıca çocukların yalnız başlarına değil, evdeki ortak kullanım alanlarında ekran kullan- ması teşvik edilmelidir. Teknolojiyi bilinçsiz kullanan çocukların bir ruh sağlığı çalışanı ile görüştürülmesi gerekiyor. Yaptığımız görüşmelerde çocukların sorunun farkına varmasını sağlıyoruz ve sorunu çözmeye yönelik yapabilecekleriyle ilgili rehberlik etmemiz mümkün olabiliyor.

Psikiyatri deyince insanlar çekimser yaklaşıyor. Mesleğinizi icra ederken bu gibi durum- larda neler yapıyorsunuz?

Maalesef bölümümüze başvuran bireylerle ilgili akıl sağlığı sorunları olduğuna dair yanlış bir algı ve dam- galama mevcut. Bu sebeple ruhsal sorunlar yaşaması- na rağmen bölümümüze başvurmayan, tedavi olamadığı için ızdırap çekmeye devam eden çocuklar ve ailelerin sayısı çok fazla. Bu durumla karşılaştığımda, endişeleriyle ilgili açıkça konuşup bilgi veriyorum. Bir de geçtiğimiz yıllarda alanımızla ilgili kitap, film ve dizi sayısı arttı. Bu sayede her insanın kaygı, odaklan- ma güçlüğü, mutsuzluk gibi sebeplerle de bölümümü- ze gelebileceği toplum tarafından anlaşıldı ve bu çekimserlik biraz kırıldı diye düşünüyorum.

Çocuk ve ergen ruh sağlığı açısından ebeveynlere düşen nedir? Yapılması gerekenler nelerdir?

Özellikle çağımızda çocuk büyütmek çok zor. Çocukların fiziksel ve duygusal gereksinimlerini karşılarken, çocukları tehlikelerden korumak ama aynı zamanda kendi kendilerine büyüme fırsatına da olanak vermek gerekiyor. Maddi ihtiyaçların yanında manevi ihtiyaç- ları, en temelde sevgi ihtiyacı ihmal edilmemeli, çocukların olumsuz yönlerini cezalandırmak yerine olumlu yönlerini görmek ve vurgulamak gerekiyor. Günümüzde çocuk büyütmeyi ip üzerinde yürümeye benzetebiliriz. En önemli kural denge. Aşırı kuralcı veya aşırı serbest olmamak gerekiyor.

İleriye yönelik projeleriniz nelerdir?

Özellikle ergen psikoterapisi alanına ilgi duyuyorum. Kliniğimizde psikoterapi alan danışanlarımızın sayısını arttırmak, psikoterapinin etkinliğini psikometrik yöntemlerle ölçmek ve terapistlerle süpervizyon grubu oluşturup zorlandığımız noktalarda işbirliğiyle çözümler bulmaya çalışmak hedeflerimiz arasında yer alıyor.

Röportaj/ Fotoğraf: Elif Emiroğlu Sönmez