TTB Başkanı Fincancı’nın yargılandığı dava 11 Ocak’a ertelendi

TTB Başkanı Fincancı’nın yargılandığı dava 11 Ocak’a ertelendi

MSB'nin TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı hakkında açtığı manevi tazminat davasının ilk duruşması ertelendi. Fincancı; “haksızlığa söz söylemezsek sorumluluğumuzu yerine getirmiş sayılmayız" dedi.

 

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, katıldığı bir canlı yayındaki sözleri gerekçesi ile Milli Savunma Bakanlığı’nın (MSB) kişilik haklarına zarar verdiği ve küçük düşürdüğü gerekçesiyle hakkında 100 bin TL’lik açılan manevi tazminat davasının ilk duruşması Ankara Dış Kapı Adliyesi 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde görüldü. Davanın usulden reddi ve usule dair itirazları reddeden mahkeme bir sonraki duruşmayı 11 Ocak 2024, saat 09:30’a erteledi.

 

“MAHKEMENİZ KONUŞMANIN METNİNİ GÖRMEDEN NASIL KARAR VERECEK?”

Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen duruşmaya TİHV Başkanı Metin Bakkalcı ve TİHV yöneticileri, KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, KESK MYK üyesi Gönül Kural Şimşek, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eş Genel Başkanı Gönül Adıbelli, SES Ankara Şube Eş Başkanı Kubilay Yalçınkaya, TTB İnsan Hakları Kolu üyeleri Dr. Ali Karakoç ile Dr. Ayşe Uğurlu, TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut, Emek Partisi Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca ve Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan katıldı.

Duruşmada Prof. Dr. Fincancı’nın avukatları olarak Av. Oya Meriç Eyüboğlu, Av. Hülya Yıldırım, Av. Şevin Kaya ve Av. Ender Büyükçulha yer aldı.

Dava dilekçesine dair usule dair savunma yapan Av. Oya Meriç Eyüboğlu, “Usüle dair itirazımız var. Dava şartlarının ve itirazın tartışılacağı bir duruşma bu. İddianız müvekkilimin yayın yoluyla TSK’nın kişilik haklarını zarara uğrattığını söylüyorsunuz. Ancak dilekçede hangi yayın, hangi sözler olduğu açıkça yazmıyor. İzah yok, burada niyet okuma var. Müvekkilim TSK’yı aşığılamak istiyormuş. Burada soyut ifadelere var sayın hakim. Ek süre verseniz dahi dava bu hususlar bakımından içeriği tamamlanamaz. Bu yüzden usulden reddini istiyoruz. Mahkemeniz konuşmanın içeriğini dahi görmeden neye göre uyuşmazlığı çözecek? Burası resmi bir kurum, bir mahkeme” dedi.

Av. Eyüboğlu’nun ardından söz alan Av. Hülya Yıldırım da yine usule dair itirazın mevcut olduğunu ifade ederek; “Davacı taraf her ne kadar kişilik haklarına zarar var dese de şunu sormak gerek; objektif ve subjektif şartlar nedir? Objektif bir şarta göre bir kurumun elem ve acı duyması mümkün değildir. Ya da nasıl bir subjektif şart var? Tüm bunlar sebebiyle davanın reddedilmesini gerekir” diye konuştu.

Mahkeme usule dair itirazları reddederek bir sonraki duruşmayı, 11 Ocak 09:30 tarihine erteledi.

 

“HAKSIZLIĞA SÖZ SÖYLEMEZSEK SORUMLULUĞUMUZU YERİNE GETİRMEMİŞ SAYILIRIZ”

Duruşma ardından kısa bir konuşma yapan Prof. Dr. Fincancı, “Kurumların alınganlık göstermesi ciddi bir sorun. 30 yıldır ben bu kurumların alınganlıkları nedeniyle yargılanmış, ancak bir 10 sene öncesine kadar bu alınganlıkların boş olduğu hatırlanarak berat etmişken; bugün yargının geldiği noktada bu alınganlığın yeniden olabileceği gibi bir yanılsama ile karşı karşıyayız. Oysa birincisi yurttaş sorumluluğu; ikincisi bir akademisyen olarak bir yurttaştan daha fazla bilgiye sahip olmama dair bilginin yüklediği sorumluluk; üçüncüsü ise demokratik kitle örgütlerinde ve insan hakları mücadelesinde yer alan biri olarak yüklendiğim sorumluluk beni, dünyanın neresinde olursa olsun; kurumların insan hakları iddialarını değerlendirmek ve tartışmak ve eleştirmek yükümlülüğüm var. Eğer biz kurumları eleştirmezsek kurumlar ihlallere devam eder. Bakın bugün 1 haftadır yaşadıklarımız ortada. İsrail’de bir savaş var. Ama öncesine bir işgal var; işgaller öncesinde tacizler var. Ve işgal devam ediyor İsrail’de. Yerleşim alanları bir pıtrak gibi Batı Şeria’da çoğalırken Filistinlilere yaşam alanı bırakılmamış durumda. İsrail’le ilgili fosfor bombası kullanıldığı iddia ediliyor. Hatta bu iddianın ötesine geçmiş durumda. Eğer biz buna söz söylemezsek sorumluluğumuzu yerine getirmemiş sayılırız. O nedenle bu alınganlık boştur. Usulde çok ciddi bir sorun var. Ortada bir kayıt yok. Kayıta dair bir söz yok. Ben ne demişim bir bilgi yok. Zaten kamuoyunda biliniyordu ki; ne biliniyor kamuoyunda? Kamuoyunda yanlış bilinen çok şey var. Doğrudan kalaşnikof mermisi diye canlı yayın yapıldı bu ülkede benim evimde bulundu diye. Bulunabilir. Çünkü ben adli tıp hocasıyım. Olmayan bir şeyi varmış gibi gösterdiler. Evimde yapılan çekim medyaya servis edildi. Bunların her biri ihlaldir. Şimdi o kayıtlar olmadan onların ne bildiğini nasıl anlayacağız biz.Ben ne demişim acaba?Kimi eleştirmişim acaba?Tüm bunları düşündüğümüzde manevi şahsiyetini zarara uğrattığını anlamak mümkün değil” dedi.

 

TTB: DR. ŞEBNEM KORUR FİNCANCI YALNIZ DEĞİLDİR!

Türk Tabipleri Birliği’nin sosyal medya hesabı X’ten yapılan açıklamada “Dr. Şebnem Korur Fincancı Yalnız Değildir!” denildi. Açıklamada “TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı hakkında, katıldığı canlı yayındaki beyanları gerekçe gösterilerek Milli Savunma Bakanlığı tarafından açılan manevi tazminat davasının ilk duruşması görülecektir. Akademik özgürlüğü zedeleyen ve hekimlik değerlerini hedef alan bu davada, Merkez Konseyi başkanımızın yanındayız. İyi hekimlik yargılanamaz!” ifadelerine yer verildi. (Ankara/EVRENSEL)