Şimdiye kadar yazma cesareti bulamadım. Hala yüreğim titriyor.

Şimdiye kadar yazma cesareti bulamadım. Hala yüreğim titriyor.

Bir sabah, çok soğuk bir sabah, bambaşka bir dünyaya uyandım. Evim olarak gördüğüm o şehir, kimsenin bilmediği uzak ve sıcak o şehir, sevdiğim birçok insanla birlikte yok olmuştu.

 

Nesimi Ersönmez

 

Sevgili Kızımdan alıntı.

Şimdiye kadar yazma cesareti bulamadım. Hala yüreğim titriyor.

Bir sabah, çok soğuk bir sabah, bambaşka bir dünyaya uyandım. Evim olarak gördüğüm o şehir, kimsenin bilmediği uzak ve sıcak o şehir, sevdiğim birçok insanla birlikte yok olmuştu.

Çalıştığım hastaneye koştum, elimden geldiğince çok insana yardımcı olmaya… Enkaz çalışmaları çok geç başladı, günler sonra. İlk günlerde hastaneye ulaşabilen herkes yakınlarının çabaları ile oradaydı.

İkinci depreme hastanede yakalandım, buz gibi havada kendini dışarı atan insanların suratında asılı kalan o korku… Islak battaniyeler.

Bizi güvende hissettiren “ayaklarımızın yere basması” iken o gün ayaklarımızın altındaki yer güvensiz hale gelmişti.

İlk yemeğimi 14. saatte yedim. O sıcak çorba nasıl da lezzetli geldi.

Uykusuz geceler, enkaz altından gelen insan sesleri, şehri saran, o soğukta imkansız sandığım ölüm kokusu, şehir ve ülke dışından gelen yardım tırları, talanlar, medyadaki yalan haberler… Kaos.

Arabada, çadırda kaldım, hastane bahçesindeki konteynırda birkaç saat uyudum. Soğuğa dayanamayıp eve döndüm. Su olmadığı için günlerce banyo yapamadım. Ailemin temel ihtiyaçları için 20 litrelik bidonlar taşıdım.

Verebileceğim her türlü destek için hazırdım. İngilizce Fransızca çeviri ihtiyacı olan alanlara gönüllü oldum. Hollanda’dan gelen doktorlar, Polonya’dan gelen enkaz ekibi… Helikopterle hasta transfer ettim, elini elimin içine aldım yaşama tutunmasını isteyerek.

12 Şubat’ta bir kez daha doğum günümü kutlayabildiğim için şükrettim, bize bu zor günlerimizde destek veren iyi insanlara dua ettim.

İçinde olmadan durumu anlamak çok zor, ki ben içindeyken bile, olayın şokuyla, birçok şeyi hala kavrayamıyorum. Çok bunaldım, çok zorlandım. Bu yaşananlar doğal afetten öte. Umarım sizler de duyarsız kalmaz, bu gidişe bir son verilmesini istersiniz.

Umutluyum, daha güzel günlerde buluşacağız, inanıyorum.