Koca, polis müdahalesinde yere düşen 90 yaşındaki doktordan özür diledi

Koca, polis müdahalesinde yere düşen 90 yaşındaki doktordan özür diledi

14 Mart Tıp Bayramı’nda Taksim Meydanı’ndaki Cumhuriyet Anıtı’na meslektaşlarıyla birlikte çelenk bırakmak isterken polis müdahalesi sonrası yere düşen 90 yaşındaki Dr. Erdinç Köksal, çamurlanan beyaz önlüğünü ‘ibret vesikas

14 Mart Tıp Bayramı’nda Taksim Meydanı’ndaki Cumhuriyet Anıtı’na meslektaşlarıyla birlikte çelenk bırakmak isterken polis müdahalesi sonrası yere düşen 90 yaşındaki Dr. Erdinç Köksal, çamurlanan beyaz önlüğünü ‘ibret vesikası’ olarak saklanması için İstanbul Tabip Odası’na teslim etti.

 

Köksal, olay gecesi Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın kendisini aradığını ve özür dilediğini söyledi.

 

İstanbul Tabip Odası’nın (İTO) 14 Mart’ta yaşananlara dair basın toplantısında hekimler bir kez daha “Beyaz önlüğümüzde, hakkımız olanı alana kadar vazgeçmeyeceğiz” dedi.

 

Toplantıda söz alan Köksal, 64 yıllık meslek hayatında ilk kez beyaz önlüğünün kirlendiğini söyledi. Beyaz gömlekli bir avuç hekimin, ülkenin polisiyle böyle bir çatışma yaşamasının çok acı ve üzüntü verici olduğunu belirten Köksal, “Gömleğimiz her zaman kirlenir ama neyle? Saatler süren ameliyatlardan sonra gömleğimizin önü kan revan içindedir. Biz bu kanı, kiri bir bröve, madalya kabul ederiz. Kurtuluş Savaşı’nda, Çanakkale Savaşı’nda bayrağımızın rengini veren kan kabul ederiz. 14 Mart’ın bu kötü anısınıysa İstanbul Tabip Odası’na, ibret vesikası olarak saklanmasını için armağan ediyorum” dedi.

 

Köksal, temiz beyaz önlüğü bir kez daha giyerken, duygulandı ve gözyaşı döktü.

 

(Fotoğraf: Diken)

 

Bakan Koca, bir saate yakın konuşmuş

Olay günü Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın gece 23:40’da kendisini aradığını ve 49 dakika konuştuklarını anlatan Köksal, “Bakan Koca, ‘Üzüntülerimi bildirmek için arıyorum, özür dilerim’ dedi. Kendisine buradan teşekkür ediyorum” dedi.

 

Koca’yla konuşmasında, pandemide ölen yaklaşık 600 hekim ve sağlık çalışanının çocukları, eşleri, anne-babalarının güvencesiz kalarak mağduriyet yaşadığını ve Covid-19’un meslek hastalığı sayılması gerektiğini aktardığını söyleyen Köksal, “Bakan konuşmamızda, ‘Mutlaka takipçisi olacağım’ dedi. Poliklinikte beş dakikada hasta baktığı için doktorlar ve hastaların mutsuz olduğunu, hastaların bizi dövdüğünü, yumrukladığını, bıçakladığını ama bunun yanlarına kar kaldığını, hiçbir ceza almadıklarını da ifade ettim. Daha başka şeyler de konuştum. Adalet bakanıyla konuşacağı bildirdi. İnşallah bu sözünde durur ve daha mutlu günlere kavuşuruz” dedi.

 

Temiz beyaz önlüğü Köksal’a giydiren İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip, “Erdinç abimize haksızlığı, bütün hekimler adına yapılmış görüyoruz. Bu önlük emanettir. İbreti alem için koruyacağız” dedi.

 

‘Mücadeleyi büyüttükçe, düşmanlaştırılıyoruz’

Türkiye Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, çamura bulaştırılmaya çalışılan önlüğün beyazını korumak için söz verdiklerini belirterek, “Biz emek bizim, söz bizim dedikçe, önlüğümüzün beyazına sahip çıkmak için mücadelimizi büyüttükçe ne yazık ki düşmanlaştırma ve ötekileştirmeyle, suçlulaştırma girişimleriyle de karşı karşıya kaldık. Bu mücadelede haklarımızı alana kadar yolumuzda yürümeye devam edeceğiz” dedi.

 

Kurum adına basın açıklamasını okuyan TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Çiğdem Arslan’sa şunları söyledi: “Emek, özlük hakları ve toplum sağlığı mücadelemiz her geçen gün büyüyüp sahiplenildikçe sorumluluğunu yerine getirmesi gerekenler ne yazık ki haklılığımızı görünmez kılacak, farklı algılanmasını sağlayacak her türlü akıl oyununu yürütmek için çaba göstermektedir. Halbuki bu çaba hekimlerin ve toplumun mutluğu için kullanılsa, sağlıklı bir toplum için de bir adım atılacaktır.”

 

‘Buradaydık, bundan sonra da burada olacağız!’

Arslan, Türkiye’nin pandemide, hekimler ve sağlık çalışanlarındaki Covid-19 kaynaklı hastalık ve ölümlerde en kötü ülkeler arasında yer aldığını belirtti: “Kötü pandemi politikalarına rağmen büyük bir fedakârlık gösteren bizlere yönet(e)meyenlerin hürmetsizliği her geçen gün o kadar artmıştır ki en sonunda bizlere “Giderlerse gitsinler’,‘Gidişleri olsun da dönüşleri olmasın’ dahi diyebilmişlerdir. Bir kez daha bilinmesini isteriz ki yönet(e)meyenlere terk etmeyecek kadar değerli gördüğümüz sağlık mücadelesi için en zor şartlarda buradaydık; bundan sonra da burada olacağız.”

 

‘Algı oyunları yapılıyor’

Algı oyunlarıyla emek mücadelelerinin bulanıklaştırılmaya çalışıldığını söyleyen Arslan, şöyle devam etti: “Emeğimiz ortadadır ancak karşılığını alamadığımız, her geçen gün şiddet dilinin ve malpraktis baskısının altında daha fazla ezildiğimiz, sağlığın peyderpey kamunun elinden alınarak özellere bırakıldığı da ortadadır. Tüm emeğine sahip çıkanlar gibi hekimlerin emeklerine sahip çıkması, kötü niyetliler hariç kimseyi rahatsız etmemelidir. Biz sağlıklıysak toplum sağlıklı, toplum sağlıklıysa biz de sağlıklıyız. Bu sebeple hekimlerin emeklerine örgütlü şekilde sahip çıkması anayasayla güvence altına alınmış en temel haklarından birisidir. Bunu yaftalamak, engellemek anayasal suçtur. Odalarımız ve sağlık alanındaki sendikalar, hekimlerin mücadelesini birleştirip güçlendiren en önemli unsurlardır.

 

Artık meslektaşlarımız görsel/yazılı basında, dizilerde, filmlerde, sosyal medya mecralarında dahi şiddete uğramaktadır. Kadük bırakılan sağlıkta şiddet yasasını dahi işletemeyen, önerdiğimiz yasa tasarısını TBMM’ye getirmeyenler, kendi getirecekleri yeni şiddet yasa tasarısını da neredeyse sosyal medyada trollere terk edecek durumdalar. Bizleri hedef gösteren başka mesleklerle karşı karşıya getirmeye çalışan; kamuoyunu kışkırtan, yönlendiren tüm yaklaşımlara engel olunmalı, samimiyetle mücadele edilmelidir.” (Haber:Mesude Erşan/ diken.com.tr)