Hangi politikalar sağlıkçıların Covid-19'dan ölmesini önler(di)?

Hangi politikalar sağlıkçıların Covid-19

Sağlık çalışanları hastalandılar, öldüler, ölmeyebilirlerdi; peki ne yapılmalı? Türk Tabipleri Birliği taleplerini 23 Kasım'da meydanlarda seslendirecek.

İnfografik: Yağmur Karagöz

 

Dosyaya başlama nedenlerimden biri hayatını kaybeden sağlık çalışanlarını, her gün Siyah Kurdele’de artan bir sayıdan çıkarmak olduğu kadar geride kalanların ne yaşadıklarını da duyurabilmekti.

Pandeminin başlangıcında çoğu eşinden, sevgilisinden, çocukları ve anne-babalarından uzakta kalmak zorunda olan insanların yaşadıkları önemliydi; ancak sağlık çalışanı yakını olmak da başlı başına bir zorluktu.

Pandemi ilânından sonra en fazla korktuğum anlar şöyle dönüyor zihnimde çünkü: İlki Türkiye’de Covid-19 nedeniyle ilk ölümün açıklandığı an, ikincisi ise hekim olan ev arkadaşımın pandemi servisine alındığını öğrendiğim an.

İkincisinde onun için endişelendiğim kadar olmasa da kendim için de endişelendiğimi hatırlıyorum.

Covid-19’dan hayatını kaybedenleri, yakınlarını son kez göremeden toprağa vermek zorunda kaldı. Dosyada da hikâyesi yer alan Dilek Tahtalı’nın annesi, söyleşi yayımlandıktan sonra beni arayarak şunları söyledi:

 

“Hastane sürecinde bizi Dilek’in yanına almadılar. Sağ olsun bir hemşire aracılığıyla görüntülü konuşabildik. O konuşmada bizi çok özlediğini; iyileştiğinde babası, ben ve köpeğiyle tatile gideceğimizi söyledi. Dilek’i günlerce göremedim, onu son kez öpemedim.”

 

Görsel: Dilek Tahtalı

 

Sayı olarak kalmasınlar diye

İnsanlar sevdiklerine istedikleri gibi bir cenaze töreni düzenleyemediler. Bir arada olup, dayanışmayla hafifleyen yas süreçlerini yalnız yaşadılar. Yasa dair sağaltıcı hiçbir ritüeli yerine getiremediler.

“Yaşayamazlar mıydı?” video-söyleşi dosyasına Covid-19 nedeniyle neredeyse her gün kaybettiğimiz sağlık çalışanlarının yaşam hikâyelerine ışık tutmak, bu ölümlerin önlenebilir ölümler olup olmadığını tartışmak ve tartıştırmak için, hayatını kaybeden sağlıkçılar birer sayı olarak kalmasın diye başladık.

Dosya kapsamında İstanbul, Ankara, Hatay ve Hakkâri’de yaşayan veya bu kentlerde çalışırken Covid-19 nedeniyle hayatını kaybeden dokuz sağlık çalışanının aileleri ve yakınlarıyla görüştük.

Onuncu söyleşiyi ise  Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’yla yaptık.

 

 

Güçlükler

bianet’te yayımlanan ''1 Mayıs 1977 Kayıplarını Yakınları Anlatıyor'' çalışmasında karşılaştığım güçlük 43 yıl sonra yakınları ismen bulmak, sonra da adreslerine ulaşmaktı esasen.  

Bu dosyada ise  adresler TTB’nin pandemi boyunca yürütmekte oldukları sistematik çalışmada düşülen düzenli kayıtlarda hazır bekliyordu. Ancak yakınlar kaybettikleri sevdiklerini paylaşmaya henüz hazır değillerdi ki bu da çok anlaşılır bir durumda. 

Acıyı paylaşmak pek kolay olmuyor; "kendimize bile tarifleyemiyoruz acımızı, yasımızı"  dediler, konuşmayı kabul etmediler.  Yaşayamazlar mıydı? sorusuna cevap sağlık politikalarını da eleştirmek anlamına gelecekti, istemediler. Hikayeleri kendine saklamak da bir yoldur,  "bende kalsın" dediler, görüşme talebimi geri çevirdiler. 

O nedenle de TTB kayıtlarına göre bugün itibariyle Covid-19'dan hayatının kaybeden 494 sağlıkçının sadece dokuzunun yakınlarıyla görüşebilrdik. Hayatını kaybeden 43’ü emekli, 451'i ise sahada aktif olarak çalışıyordu.

 

Pandemi ilânı

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ/WHO) tarafından 11 Mart 2020’de pandemi olarak ilân edilen SARS-CoV-2 virüsünden en çok etkilenen ve hastalığın yükünü en fazla taşıyan meslek gruplarından biri sağlık çalışanları oldu.

DSÖ, Ocak 2020 ile Mayıs 2021 arasındaki dönemde COVID-19’dan 180 bin sağlık çalışanının hayatını kaybetmiş olabileceğini aktarırken 135 milyon sağlık çalışanı için de tükenmişlik, endişe ve yorgunluk tehlikesinin artacağını belirtti.

 

 

18 Mart 2020

Türkiye’de Covid-19’a bağlı ilk ölüm 18 Mart 2020’de Sağlık Bakanı Fahrettin Koca şöyle duyuruldu:

 

“Bugün ilk kez bir hastamı kaybettim. Toplumu temsilen en yakın takip eden kişilerdenim. Kendisi 89 yaşındaydı.”

Bu açıklamadan sonra virüs, bir hayalet gibi önce büyük kentlerin, ardından da tüm ülkenin üzerine çöktü. Henüz Covid-19 vakaları açıklanmamışken, İstanbul Yeşilköy Acıbadem Hastanesi’nde çalışan sağlık personeli Dilek Tahtalı’nın hastalığın semptomlarına sahip olduğu sosyal medya paylaşımları aracılığıyla öğrenilmişti.

Dilek Tahtalı, 24 Mart 2020’de hayatını kaybetti. Covid-19 nedeniyle kaybettiğimiz ilk sağlık çalışanlarından biri oldu.


Türkiye’nin koronavirüs nedeniyle kaybettiği ilk hekim ise Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu oldu. 1 Nisan 2020’de hayatını kaybeden Taşçıoğlu, Çapa’nın mihenk taşıorkestra şefi olarak addediliyordu.

 

Görsel: Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu 

 

Sayılar

Covid-19’a bağlı sağlıkçı ölümlerinin büyük bir bölümünü erkekler oluşturduğu için, dosya kapsamında da erkek sağlık çalışanlarının hikâyeleri ön plana çıktı. TTB’nin verilerine göre: Türkiye’deki 174 bin 187 hekimin 71.933’ü kadın; 102.254’ü ise erkek.

Hekimlerde Covid-19’a bağlı ölüm10 binde 8,32; erkek hekimlerde 10 binde 13,78; kadın hekimlerde ise 10 binde 0,56. Hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının yüzde 87,1’i, hekimlerin ise yüzde 97,2’si erkek.

Yine TTB’nin verilerine göre: Türkiye’de, pandemiye bağlı ölümlerin çoğunluğu 65 yaş ve üzerindeyken ölen sağlık çalışanlarının yaş ortalaması 55,3’e kadar düşüyor.

Bu yaş ortalaması hekimlerde 59,7; eczacılarda 67,3; hemşire ve ebelerde 40,9. Ölen 34 yaş ve altındaki sağlık çalışanlarının yüzde 38,9’u; 35-49 yaş arasındakilerin ise yüzde 43,8’i işçi statüsündeki çalışıyordu.

Türkiye’de hekimlerin yüzde 18,6’sı, diş hekimlerinin yüzde 51,9’u özel sağlık kurumlarında çalışıyor.

Eczacı Bilgi Sistemi verilerine göre eczacıların yüzde 69,9’u (26.177 kişi) serbest (eczane sahibi ve mesul müdürü) olarak çalışıyor; ancak ölen hekimlerin yüzde 59,1’i, diş hekimlerinin yüzde 91,7’si ve eczacıların yüzde 98,2’si özel sağlık kurumlarında görevli. 

 

Özel ve kamu farkı

Ölen sağlıkçılarda özel sektörde çalışan hekim, diş hekimi, eczacı sayısı kamuda çalışanlardan daha fazla.

Hiç çalışmamaları gereken bir yaşta, ekonomik nedenlerle ve hatta emeklilik sonrası özel sektörü tercih eden bu çalışanlar için ek önlemlerin alınmaması, çalışma saatlerinin kısaltılmaması, ölümlerin daha fazla olmasında etkilidir.

TTB “Türkiye’de Sağlık Çalışanı Ölümlerinin Anlattığı” raporu

 

 


Yaşayamazlar mıydı?'da hikâyelerini izlediğimiz/okuduğumuz dokuz sağlıkçıdan biri hasta kabul görevlisi, biri hastane malzemelerini temin eden sağlık personeli, biri eczacı ve altısı hekimdi.

Dosyada yer alan hayatını kaybeden sağlıkçılardan dördünün çocukları hekimdi. Sekizi erkek, biri kadın olan sağlıkçıların yaş ortalaması 55,7’ydi.

 

Sağlık çalışanlarından Dilek Tahtalı 33; Dr. Nebil Emir ve Dr. Mohammad Şamaa 45 yaşındaydı. Dr. Mohammad Şamaa, pandemi sürecinde gönüllü çalışan Suriyeli bir göçmendi.

 

Görsel: Dr. Mohammad Şamaa



TTB’ye göre pandeminin ilk üç ayındaki sağlıkçı ölümünün izzleyen12 aydaki sağlıkçı çalışanı ölüm sayısından çok düşük olması; hiçbir değerlendirme yapılmadığını ve önlem alınmadığını gösteriyor:

“Pandeminin ilk üç ayındaki ölümlerin nedenleri iyi irdelenmiş ve bu değerlendirmeye bağlı ek önlemler alınmış olsaydı; ölümlerin tamamının önüne geçilebilirdi.”

 

Dünya

Pandemi süreci dünya ülkelerinin toplumsal ve iktisadi yapılarını, sağlık sistemlerindeki dönüşümleri ve yurttaşlarına yönelik sorumluluklarını yerine getirip getirmediğinin belirlenimi açısından son derece önemli bir kırılma noktası.

Bu bağlamda incelendiğinde sağlık çalışanlarının ölümleri, ülkelerin sağlık politikalarını nasıl yürüttüğünü gözler önüne serdi.

Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) Covid-19 nedeniyle ölen 3600 sağlık çalışanı (ABD’nin güncel nüfusu 329,5 milyon) ile ilgili yapılan çalışmada; ölen sağlık çalışanlarının üçte ikisinin etnik köken ve ekonomik olarak farklı gruplarda yer aldığı saptandı.

 

 

Hemşireler, destek personeli ve huzurevi çalışanları da dahil olmak üzere günlük hasta bakımıyla ilgilenen düşük ücretli işçilerin Covid-19’a bağlı ölüm hızları, hekimlerden çok daha yüksek çıktı.

Küba’da ise pandeminin başlangıcını takip eden uzun bir süre boyunca sağlık çalışanı ölümü görülmedi. Salgının başladığı Çin’de, başlangıçta önemli oranda sağlık çalışanı yaşamını yitirse de etkili filyasyon yöntemleri sayesinde sağlık çalışanı ölümlerinin önüne büyük ölçüde geçilebildi.
 

 

 

Guardian ve Kaiser Health News'in (KHN) yürüttüğü sağlıkçı ölümleriyle ilgili 12 aylık  araştırma  Lost on the Frontline’a göre pandeminin ilk yılında 3.600'den fazla ABD sağlık çalışanı hayatını kaybetti.

Önemli bir bulgu: Beyaz olmayan olarak tanımlanan sağlıkçıların üçte ikisi, ABD’nin sağlık iş gücündeki ırk, etnik köken ve ekonomik statüye bağlı derin eşitsizlikleri ortaya koyuyor. Yıl boyu süren araştırma, bu ölümlerin çoğunun önlenebileceğini ortaya koydu.

Kişisel koruyucu ekipman sorunu ve maske kıtlığı (ABD’de bir adet N95 maskenin fiyatı 90 dolar), zayıf temaslı takibi, politikacıların tutarsız maske politikaları, işverenlerin yanlış adımları ve hükümet yetkilileri tarafından işyeri güvenliği kurallarının gevşek uygulanması, sağlık çalışanlarının karşı karşıya olduğu riskin artmasına katkıda bulundu.

Araştırmalar, sağlık çalışanlarının toplumdan üç kat daha fazla Covid kapma ihtimali olduğunu gösteriyor.

 

 

Sağlıkçılara dair

Türkiye’de 1 Milyon 100 bin sağlık personeli görev başında (Nisan 2020, Sağlık Bakanlığı) 

 

Görsel: Dr. Nebil Emir meslektaşlarıyla

 

Meslek kolları

Türkiye’de sağlıkçılar hekimler (14,8), eczacılar (3) ile hemşire ve ebelerden (24,5) oluşuyor.  Covid-19’a bağlı olarak hekimler (36,0), eczacılar (13,2) ile  hemşire ve ebeler (6,0)  öldüler. Hemşire-ebelerde Covid-19’a bağlı ölüm 10 binde 0,83.

Çalıştıkları mekânlar

Türkiye’de ölen sağlıkçılar hastanede (57,3) ve eczanede (52’si eczacı, 15’i eczacı teknisyeni/ 16,6’sı) çalışıyordu.

145 hekim hastanede (66,9), aile sağlığı merkezlerinde (13,8) ve işyeri hekimliği biriminde (13,8) çalışırken öldüler.  Ölen diş hekimlerinin yüzde 87’si özel muayenehanelerde çalışıyordu.

Hayatını kaybeden hastane hekimlerinin yüzde 66,0’sı özel sektörde çalışmaktaydı. Ocak- 2021'de ölen hekimlerin yüzde 85,7’si; Şubat- 2021'de ölen hekimlerin yüzde 75,0’i; Mart- 2021'de hayatını kaybeden hekimlerin yüzde 80’i; Mayıs 2021'de ölen hekimlerin yüzde 83,3’ü özel sağlık sektöründe bir sağlık kurumunda çalışıyordu.

Çalıştıkları kentler

Yaşamını yitiren sağlık çalışanlarının yüzde 31,5’i Ankara, İstanbul ve İzmir’de çalışıyordu. Ölen sağlık çalışanları içinde hekim olanlar; Ankara’da yüzde 38,5, İstanbul’da yğzde 51,2 ve İzmir’de yüzde 73,7’ydi. 2021 Mart, Nisan ve Mayıs aylarındaki sağlık çalışanı ölümlerinin 40,5’i İstanbul’da gerçekleşti.

Ek hastalıklar

Hayatını kaybeden hekimlerin yüzde 13,8’i işyeri hekimi; yüzde 13,8’i aile hekimi olarak çalışıyordu. TTB’nin yayımladığı son rapora göre, o zaman sayıları 403 olan hayatını kaybeden sağlık çalışanının 48’inin (47’si hekim) ek hastalık bilgisine ulaşılabildi.

Bu 47 hekimin sadece 14,9’unda (7 kişi) ek hastalık yoktu. Ek hastalığı olan 40 hekimde hipertansiyon, diyabet, kanser, kardiyovasküler hastalıklar gibi bir ya da birden çok hastalık vardı.

Meslek hastalığı ve illiyet bağı

Meslek hastalığı, 6331 sayılı ‘İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nda “mesleki risklere maruziyet sonucu ortaya çıkan hastalık” olarak; 5510 sayılı yasada ise “çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı hastalık” olarak tarif ediliyor.

Salgının başlangıcında DSÖ'nün sağlık çalışanlarının iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için yayımlanan rehberde şu ifadelere yer verilerek Covid-19 meslek hastalığı kabul edildi.

 

Meslek hastalığı (mı)?

Sağlık kuruluşlarının işveren ve yöneticilerinin sağlık çalışanlarına iş sağlığı ve güvenliği hususlarına ilişkin danışması ve meslek hastalıkları hakkında iş sağlığı ve güvenliği uzmanına bilgi vermesi sağlık çalışanlarının hakları arasındadır.

Sağlık kuruluşlarının işveren ve yöneticileri tarafından sağlık kuruluşundaki bir maruziyet sonrası COVİD-19 enfeksiyonu geçiren bir sağlık çalışanının zararının tazmini, rehabilitasyonu ve tedavisinin sağlanması sağlık çalışanının haklarındandır.

Böyle bir durum mesleki maruz kalma sayılır ve sonucundaki hastalık da meslek hastalığı olarak değerlendirilir.

 


Bu açıklamalar ve değerlendirmeler ışığında 130'a yakın ülkede başta sağlık çalışanları olmak üzere kargo çalışanları, süpermarket çalışanları, güvenlik görevlileri gibi bazı iş kollarında mesleki maruziyet tanımlaması sonucu Covid-19 meslek hastalığı olarak kabul edildi.

İtalya, Almanya, Belçika, Kanada, Amerika Birleşik Devletleri, Güney Afrika ve Malezya tarafından sağlık çalışanları olmak üzere riskli gruplar için meslek hastalığı olarak kabul edilmişken Türkiye için bunu söylemek güç.

Covid-19 ancak illiyet bağı kurulduğunda meslek hastalığı sayılıyor. Konuyla ilgili milletvekilleri tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) pek çok soru önergesi verilse de ya hiç yanıt verilmedi ya da somut bir adım atılmaması konusunda “yetki başkasında” denildi.

 

Bakan Koca açıklaması

Çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı ortaya çıkan meslekte kazanma veya çalışma gücü kayıpları ile vefat hallerinde sigortalılar, illiyet bağının kurulması şartıyla ‘meslek hastalığı’ ile ‘vazife malullüğü’ kapsamındaki sosyal güvenlik haklarından yararlandırılabilmektedir.

Bu itibarla sağlık çalışanlarından görevlerini yapmakta iken, görevlerinin çeşitli sebep ve tesiri ile Covid-19 tanısı ile tedavi alıp tedavi sonucu SGK Sağlık Kurulu’nca ‘malul’ olduğuna karar verilenler ile hayatını kaybedenlerin kendilerinin veya yakınlarının başvurularına istinaden 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası’nın 14. ve 47. maddelerine göre ‘meslek hastalığı’ veya ‘vazife malullüğü’ hükümlerinden yararlandırılmaları söz konusu olabilecektir.

 

 

23 Kasım'da sokaklarda

Dosya kapsamında hayatını kaybeden sağlıkçıların yakınlarıyla gerçekleştirilen görüşmelerde ön plana çıkan en önemli husus Covid-19’un meslek hastalığı olarak kabul edilmesiydi.

“Emek bizim, söz bizim” başlıklı eylem süreci kapsamında “19 aydır ölüyoruz, 19 aydır hastalanıyoruz, 19 aydır zamanında ve etkili bir önlem almayanlar, bilime sırtını dönenler, şeffaf davranmayanlar, verileri değiştirenler yüzünden günbegün tükeniyoruz,” diyen TTB taleplerini dile getirdi.

TTB bu taleplerini duyurmak için 23 Kasım’da İstanbul’dan Ankara’ya yürüyecek.

 

 

Talepler

- Covid-19 için meslek hastalığı yasası çıkarılmalıdır
- İlliyet bağı uygulamasından vazgeçin.
- Tüm sağlık çalışanlarına "Türkiye’de ilk vakanın ilan edildiği 11 Mart 2020’den  pandeminin sonlandığı güne her yıl için 120 gün yıpranma payı, fiili hizmet süresi zammı istiyoruz.
- Haftalık çalışma sürelerimizin yeniden düzenlenmesini ve azaltılmasını talep ediyoruz..
- Şiddete ve hastalıklara karşı güvenli, sağlıklı çalışma ortamları; Covid-19 başta olmak üzere meslek kaynaklı hastalıklara karşı bütüncül bir meslek hastalıkları yasası talep ediyoruz.
- Aile Hekimliği Ceza Yönetmeliği’nin geri çekilmesini talep ediyoruz.
- OHAL KHK'leri ile hukuksuzca ihraç edilen tüm hekimlerin/kamu emekçilerinin derhal göreve başlatılmasını talep ediyoruz.

 

 

Kimse unutmasın, hayatını kaybeden sağlıkçıların hikâyelerini herkes bilsin ve duysun diye başladığımız bu dosya, umarız bu taleplerin tanınmasına da  vesile olur, katkı sunar. 

Covid-19 illiyet bağı aranmaksızın başta sağlık çalışanları olmak üzere risk grubundaki çalışanlar için meslek hastalığı kabul edilir ve pandemiden en çok etkilenen meslek gruplarından olan sağlık çalışananlarının özlük hakları layıkıyla tanınır. (TY/APK/YK)

 

Teşekkürler

Kaybettikleri sevdiklerinin hikayelerini bianet'le paylaşan Müge Bozkurt'a, Timur Selçuk Akpınar'a, Taner Gören'e, Mehdi Davut'a, Esengül Türkyılmaz'a, Hanife Emir'e, Kenan Kantarcı ve Mukaddes Ezelsoy'a, Ramis Topal ve Şenel Tahtalı'ya, Saitcan Mollamahmutoğlu'na;

Yazılarıyla ve bilgilendirmeleriyle katkı veren Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu'na, TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı'ya, SES Eş Genel Başkanı Hüsnü Yıldırım'a;

Desteklerinden dolayı Yüksekova Haber Genel Yayın Yönetmeni Erkan Çapraz ve Necip Çapraz'a, görsel tasarımlardaki emeği için Yağmur Karagöz'e, video prodüksiyon ve post-prodüksiyon süreçlerini yürüten Hakan Temur ve ekibine, sağlıkçı yakınlarına ulaşmamı kolaylaştıran Karer Yurtdaş ve Ahmet Demirel'e, çalışmaya verdiği desteklerle Şadiye Dönümcü'ye;

Dosya başvurumu kabul ederek çalışmayı hazırlamamı sağlayan Avrupa Birliği Sivil Düşün Programı'na ve ekibine sonsuz teşekkürler.

Tuğçe Yılmaz

 

 

Tuğçe Yılmaz/ İstanbul - BİA Haber Merkezi