Dr. Doğan Eroğulları, pandemi sürecinde bilimden uzak pandemi yönetimini deşifre ettikleri için hükümet tarafından hedefe konulduklarını savundu.

Dr. Doğan Eroğulları, pandemi sürecinde bilimden uzak pandemi yönetimini deşifre ettikleri için hükümet tarafından hedefe konulduklarını savundu.

TTB Merkez Konsey Üyesi Doğan Eroğulları, pandemi sürecinde bilimden uzak pandemi yönetimini deşifre ettikleri için hükümet tarafından hedefe konulduklarını savundu. COVID-19'un meslek hastalığı sayılmaması, özlük hakları vb

 

TTB Merkez Konsey Üyesi Doğan Eroğulları, pandemi sürecinde bilimden uzak pandemi yönetimini deşifre ettikleri için hükümet tarafından hedefe konulduklarını savundu. COVID-19'un meslek hastalığı sayılmaması, özlük haklarına ilişkin sorunlar ve sağlıkta şiddetle ilgili ciddi bir eylem süreci yürüttüklerini de kaydeden Eroğulları, "Dolayısıyla biz zaten iktidarın bu anlamda Türk Tabipler Birliği ve diğer meslek örgütlerine karşı bir düzenleme yapmasını bekliyorduk" dedi.

TTB'nin örgütlü gücünün zayıflatılmak istendiğini savunan Eroğulları, kamuda çalışan hekimlerin tabip odasına üye olma zorunluluğunun Kenan Evren döneminde 1984 yılında kaldırıldığını hatırlattı. Eroğulları, "Düzenleme 12 Eylül düzenlemesiydi ve orada da aynı hedef vardı. Örgütlülüğü azaltmak ve bölerek mücadeleyi zayıflatmak" ifadesini kullandı.

"AKP'ye yakın hekimler de desteklemeyecek"

Eroğulları, buna karşın yeni düzenleme ile hükümetin amacına ulaşamayacağı kanısında. TTB örgütü içerisindeki hekimler arasında siyasi görüş farklılıkları olsa da hekimlik değeri temelinde birbirine çok yakın olduklarını kaydeden Eroğulları, "Dolayısıyla bu düzenlemeyi sadece şu anda Türk Tabipler Birliği'ndeki konsey ve konseyi destekleyen odalar değil, tüm hekimler karşı çıkacaktır. Bizi birbirimize çok yakın tutan ve yan yana dayanışmayla mücadelemizi sağlayan örgütleyen bir hekimlik değerlerimiz vardır. Evrensel hekimlik değerleri etrafında birleşeceğiz" diye konuştu.

TTB Merkez Konsey Üyesi Doğan Eroğulları , düzenlemenin iktidarın görüşüne yakın olan hekimler tarafından da eleştirileceğini ve kabul edilmeyeceğini de iddia etti. Benzer girişimlerin diğer meslek odalarıyla ilgili de geçmişte yapıldığını hatırlatan Eroğulları, "Burada hedefleri tamamen aynı. Toplumu susturmak aslında. Meslek örgütlerini susturarak toplumu susturmak. Ancak şunu aslında toplumumuzun bilmesi lazım. TTB susarsa halkın sağlığı için konuşacak hiç kimse kalmayacaktır" tepkisini gösterdi. Eroğulları, TTB'nin, hekimlerin özlük haklarının yanında herkesin eşit ve ücretsiz ulaşılabilir sağlık hizmeti almasının önündeki en büyük güvence olduğunu da belirtti.

 

 

 

MHP'Lİ TAŞDOĞAN'DAN, TTB HAKKINDA KANUN TEKLİFİ ‘‘TÜRK’’ İBARESİ KALDIRILSIN!

 

MHP Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğan, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ni TBMM Başkanlığına sundu.Teklifin gerekçesinde, kamu hizmeti dışında çalışan hekimlerin zorunlu üye olmasından gücünü alan TTB’nin, tüm doktorlar adına söz söyleme, hekimlik alanlarına müdahil olma ve mesleki disiplin açısından yargılama haklarına sahip olduğu belirtildi.

 

Dünyadaki uygulamaların aksine Türkiye’de ulusal doktor derneklerinin tek elde toplanarak TTB’nin yetkilendirildiği, böylelikle bütün tabiplerin kaderinin Birliğin insafına bırakıldığı dile getirilen gerekçede, şu ifadelere yer verildi:

 

“Ülkemizin, milli güvenliğini tehdit eden, sınırlarımızdaki terör hareketlenmeleri ve milletin güvenliğini tehdit eden terör unsurların bertaraf edilirken, milletin can ve mal güvenliğini koruyan, vatan savunması yapan kolluk güçlerimizin moral ve motivasyonuna zarar veren açıklamalar, devlete karşı işlenecek en ağır suçtur. Milli birliğin tesisini zedeleyen açıklamalar ve kamuoyu vicdanını rahatsız eden beyanlar vermek tabip meslek mensuplarının ve STK’lerin işlevi olmamalıdır. TTB’nin, milli güvenlik meselelerinde bile terör odaklarıyla aynı görüşü savunması, vatan savunması yapan kolluk güçlerimizin moral ve motivasyonuna zarar vermesi, terör örgütlerinin savunuculuğunu yapan birliğin isminin başında ‘Türk’ ibaresinin geçmesi kamuoyu vicdanını ve aynı görüşü savunmayan ancak kamu dışında çalışmak için üye olmak zorunda kalan tabiplerimizi rahatsız etmektedir.”

 

5 maddeden oluşan teklifle, Birliğin isminden Türk ifadesi çıkarılarak “Tabipler Birliği” olarak değiştirilmesi öngörülüyor.

 

Tabiplerin TTB’ye üye olma zorunluluğu, isteğe bağlı hale getiriliyor.

 

Türk Ceza Kanunu’nda belirtilen süreler geçmiş olsa bile; devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar ile Terörle Mücadele Kanunu’nda yazılı suçlardan herhangi birinden mahkum olanlar ile KHK’ler ile kamu hizmetinden çıkarılanların TTB’nin merkez ve tabip odalarındaki üyelikleri sonlandırılacak ve sorumlu organlardaki görevlerine son verilerek yerlerine yenileri seçilecek.

 

BAHÇELİ’DEN SERT TEPKİ

 

‘’Türk askerine düşmanlık, düşmana askerliktir. Türk askerine aslı astarı olmayan suçlamalarda bulunanlar terörizme beşinci kol faaliyeti yapan kansızlardır’’ diyerek sert tepki gösterdiği açıklamasında Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı’nın vatandaşlıktan çıkarılmasını ve TTB’nin kapatılmasını söylemişti.

 

 

TTB: Meslek örgütümüze yönelik antidemokratik müdahalelere karşı duracağız

 

Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından yapılan açıklamada MHP tarafından Meclise sunulan ve TTB’nin adının “Tabipler Birliği” olarak değiştirilmesi, üyelik ve yönetici organlarında görev alma ve üyelik şartlarının değişmesini öngören yasa teklifine tepki göstererek “Meslek örgütümüze yönelik antidemokratik müdahalelere karşı duracağız” denildi.

 

“ÜLKE TABİP BİRLİKLERİNİN İSİMLERİNİ NEREDEN ALDIKLARI BELLİDİR”

Geçtiğimiz günlerde Dünya Tabipleri Birliği ile Alman (Bundesärztekammer), İspanyol (Organización Médica Colegial de España) ve İngiliz (British Medical Association) tabip birlikleri gibi birçok ülke tabip kuruluşlarından Merkez Konseyi Başkanı tutuklanan TTB’ye gelen destek mesajları hatırlatılarak; “Anlaşılacağı üzere ülke tabip birliklerinin isimlerini nereden aldıkları bellidir. Bu birlikler tarihleri, hekimlik mesleğinin icrasında üstlendikleri resmi roller ve evrensel etik ilkelerle olan ilişkileri yönüyle gündelik siyasi ihtiyaçlara göre yapısının değiştirilebileceği kuruluşlar değildir. Bugüne değin her bir siyasal baskı ve müdahale çabasının sonuçsuz kalması, Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) bu konudaki haklılığının en somut göstergesidir” denildi.

 

“CİDDİYET VE SORUMLULUKTAN UZAK BİR KANUN TEKLİFİ”

Anayasal koruma altında olan TTB Kanunu’nun gündelik siyasi hesaplar adına değiştirilmesi için bir hekim milletvekili tarafından TBMM’ye sunulan teklif metninin, iktidar çevrelerinin kanunun ne anlama geldiğinin dahi farkında olmadığını gösterdiği belirtilen açıklamada şöyle denildi; “Zira kanunlar toplum için gerekli asli düzenlemeleri içeren; genel, soyut, objektif ve sürekli nitelikte temel hukuk kurallarıdır. Belirli bir günün ihtiyacını karşılamak için çıkarılan metinler, maddi anlamda kanun sayılmazlar. Bu çerçevede TBMM Başkanlığı’na sunulup Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu’na sevk edilmiş söz konusu metnin, ciddiyet ve sorumlulukla hazırlanmadığı ve bir kanun teklifi niteliği taşımadığı açıkça görülmektedir.”

 

“ANAYASA’NIN 135. MADDESİNE AÇIKÇA AYKIRI”

Görevini icra eden tüm hekimlerin, dünya örneklerinde de olduğu gibi kendi meslek örgütlerinin doğal üyesi sayılmalarının doğru ve ilkeli bir yaklaşım olduğunun altı çizilen açıklamada; “12 Eylül Darbesi’yle kamu için kaldırılan bu zorunluluğun bugün tümüyle isteğe bırakılması hekimlik mesleğinin icrasında deontolojik problemler oluşturacak ve Anayasa’nın 135. maddesine açıkça aykırılık oluşturacaktır. Böylesi bir çabanın meslek örgütlerini, demokratik kitle örgütlerini, sendikaları ve sivil toplumu güçsüz hale getirme, etkisizleştirme, mümkünse tamamen susturma amacını taşıdığı açıktır”

 

“FIRSATÇILIĞIN SONUÇ ALMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ”

İktidar çevrelerinin verilen teklifle tüm topluma vermek istediği mesajın ve yaratmak istenilen korku ikliminin farkında olunduğu vurgulanan açıklamada şu ifadelere yer verildi; “Geçmişte olduğu gibi bugün de evrensel hekimlik değerleri çerçevesinde toplum sağlığı, meslektaşlarımızın özlük hakları ve demokrasi için mücadele veren meslek örgütümüze yönelik antidemokratik müdahalelere karşı duracağız. Meslektaşlarımızla birlikte meslek örgütümüzün bağımsızlığını savunarak bu fırsatçılığın sonuç almasına izin vermeyeceğiz. Hekimler, kendi meslek örgütleriyle ilgili kararları siyasal iktidarlardan bağımsız olarak meslek örgütlerinin meşru organları aracılığıyla almayı sürdüreceklerdir.”