29 Ekim Dünya İnme Günü

29 Ekim Dünya İnme Günü

Dr. Hamit GENÇ; Öncelikle milletimizin 29 Ekim Cumhuriyet bayramını, ülkemizin yeni yüzyılını kutluyor; bize bunu emanet eden başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün şehit ve gazilerimizi şükran, saygı ve rahmetle anıyorum.

 

Bu tarihimizin önemli günü, dünyada aynı zamanda “ 29 Ekim Dünya İnme Günü” olarak da bilinmekte olup; bugün bu konu hakkında farkındalığı arttırmak için buradayız. Bugün peki neden önemli? Neden böyle bir gün ilan edilmesi gerekti? Çünkü inme(felç) dünyada en çok engelliliğe yol açan hastalık olup; yılda yaklaşık 12000000 kişi inme geçirmekte ve 6000000 kişi inme nedeniyle hayatını kaybetmektedir. 

İnme; beyindeki bir damar tıkanıklığı ya da kanama sonucu gelişen ve fonksiyon kaybına neden olan bir hastalıktır. Ani gelişen görme kaybı, tek veya iki taraflı güç kaybı, ağızda kayma, konuşma bozukluğu, tek veya iki taraflı duyu kaybı, davranışsal bozukluk veya unutkanlık geliştiğinde inmeden şüphelenilmelidir. Sersemlik hissi, bilinç kaybı veya değişikliği ile birlikte gözlerde kararma, idrar veya dışkı tutamama, baş dönmesi, kulak çınlaması, yutma güçlüğü, peltek konuşma, çift görme ve denge kaybı gibi semptomlar tek başına inmeyi her zaman düşündürmez; ancak bu semptomların birkaçı bir arada olduğunda ya da diğer nörolojik bulgularla birlikte görüldüğünde inmeyi düşündürebilir.

İnmeden şüphelenilen durumlarda ilk yapılması gereken hastaların süre kaybedilmeden hızlı bir şekilde 112 aracılığıyla acil servise ulaşmalarının sağlanmasıdır. Bilinç kaybı gelişen hastalarda ise 112 ekibi ulaşana kadar hastanın hava yolunun açık kalmasının sağlanması çok önemlidir ve bu da her bireyin ilk yardım müdahalelerini bilmesi gerektiğinin bir göstergesidir. 

Hastalar acil serviste değerlendirildikten sonra kliniğin başlangıç saati, hastanın klinik bulguları, eşlik eden hastalıkları, kullandığı ilaçlar, nörogörüntüleme bulgularına göre tanısal süreç tamamlanır ve ona göre tedavi planı yapılır. Beyin damar tıkanıklığına bağlı olgularda ilk 4,5 saate kadar trombolitik (pıhtıyı eriten)  tedavi ve ilk 6 saate kadar ise trombektomi (pıhtının mekanik olarak çıkarılması) işlemi seçilmiş hastalarda uygulanabilir. Bu yüzden hastaların erken sürede hastaneye getirilmesi hayati önem arzetmektedir. Hastanemizde trombolitik ve trombektomi tedavileri “Nöroloji” ve “Girişimsel Radyoloji” ekipleri ile birlikte yürütülmektedir. Beyin kanamasına bağlı olgularda ise tansiyon kontrolü en önemli müdahalelerden biri olup; hastalar genellikle Beyin Cerrahisi branşı ile birlikte takip edilmektedir. Sonraki süreçteki tedavide inme riskinin azaltılması hedeflenmektedir ve inmeye neden olabilecek risk faktörlerinin taranması için hastalar yatırılarak izlenmektedir. Özellikle yutma güçlüğü, konuşma bozukluğu, taraf güçsüzlüğü ve denge bozukluğu gelişen hastalara ilave fizyoterapi destekleri sağlanmaktadır. Beyin damar tıkanıklığı olan hastalarda erken dönemden sonra verilen tedaviler; damarın açılmasını sağlamaktan öte daha çok yeni bir damar tıkanıklığının gelişmesini engellemek içindir. Bu konuda toplumsal bir yanlış algı olup; erken dönem sonrası beyin damarının açılması mümkün değildir. Fakat zamanla uygun tedavi ile sinirsel yeniden yapılanma ile fonksiyon kaybında belirli oranda bir düzelme gözlemlenebilir. Bu düzelme derecesi; hastalar arasındaki yaş, cinsiyet, eşlik eden hastalıklar vs. gibi bir çok faktörden etkilenebilir.

İnme önlenebilir bir hastalıktır. Aslında artık sağlık sisteminin hedefi inmenin tedavisine odaklanmaktan daha çok risklerin tespit edilmesi ve azaltılmasına yöneliktir. İnme için değiştirelemeyen ve değiştirilebilen risk faktörleri vardır. Değiştirilemeyen risk faktörleri; yaş, cinsiyet, ailede inme öyküsünün olması, ırk ve düşük doğum tartısıdır. Değiştirilebilir risk faktörleri ise; hipertansiyon, kalp hastalıkları, sigara ve alkol kullanımı, şeker hastalığı, yüksek kolesterol, obezite, sedatif yaşam ve şahdamarı darlığı olarak sıralanabilir. 

Gaziantep Şehir Hastanesi Nöroloji Kliniği olarak inme merkezimiz mevcut olup; inmenin erken ve uzun dönemde etkin bir şekilde tanı, tedavi ve takip süreçleri koordine bir şekilde yürütülmektedir. İnme bilinenin aksine önlenebilir bir hastalık olup; toplumsal farkındalığın da artması ile birlikte riskler azaltılabilir. Artık şunu biliyoruz ki; “İnmeden daha güçlüyüz.” ve bu birlikte mümkün. 



Anahtar Kelimeler: Dünya