Sağlık Çalışanları Güvence İstiyor!

Sağlık Çalışanları Güvence İstiyor!

Gaziantep-Kilis Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ayşegül Ateş Tarla ile Gaziantep’in pandemi sürecini, salgın sürecinde yoğun bir emek veren sağlık çalışanlarını ve hekimlerin bu süreçte yaşadıklarını anlattı.

Tabip Odası Başkanı Ayşegül Ateş Tarla. Gaziantep’te aile hekimliği uzmanı olarak aile sağlığı merkezinde çalışıyor. Gaziantep- Kilis Tabip Odası 2020-2022 dönem yönetim kurulu başkanlığını yürüten Doktor Tarla, salgın sürecinde yoğun bir çalışma yürütürken,ilgi alanlarının sağlık hakkı, dezavantajlı grupların sağlığa erişimi ve göç olduğunu dile getiriyor.

 

Salgın sürecinde sağlık çalışanlarının gelecek için güven istediğini kaydeden, Gaziantep-Kilis Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ayşegül Ateş Tarla ile Gaziantep’in pandemi sürecini, salgın sürecinde yoğun bir emek veren sağlık çalışanlarını ve hekimlerin bu süreçte yaşadıklarını konuştuk.

 

Salgın sürecinde Gaziantep özelindeki sağlık sistemimizin işlerliğinden bahseder misiniz? 

11 Mart tarihinde DSÖ pandemi ilan etmeden önceTTB ve Gaziantep- Kilis Tabip Odası çalışmalarına başlamıştı. Pandemi ile birlikte yoğun bir şeklide TTB her ay raporlamalar ve çeşitli kamuoyu bilgilendirmeleri ile durum tespitleri yapmıştır ve yapmaya devam etmektedir. Pandemi başladığında Gaziantep Sağlık Bakanlığı’nın yönetim ve uygulamalarına göre planlanma yapılmıştır.

 

YOĞUN HASTA BAKMA VE DİNLENME SÜRELERİNİN KISA OLMASI TÜKENMEMİZE SEBEP OLUYOR”

 

Sağlık çalışanları ne durumda? Mesleki haklarını etkin bir şekilde kullanabiliyorlar mı?

Sağlık çalışanları aktif bir şekilde çalışmaktadır. Meslek hakları olarak pandemi dönemi ve öncesi diye ayırımını yapmak gerekir. Pandemi ile birlikte yoğun çalışma temposu ve mesleki risklerimiz ve kayıplarımız daha fazla oldu. TBMM’den geçen şiddet yasası bizler için önemli bir kazanım olmakla uygulamalarda istenilen düzeyde değil. Pandemi ilebirlikte bu dönemde şiddet vakaları da artış göstermiştir. Bu dönemde ayrıca mesleki haklar ihlalleri daha fazla oluyor. Ani görevlendirmeler, uzun mesai saatleri, mesai dışında çalışma talebi ve bunların çok doğal görme durumları oluyor. Sağlık çalışanlarının özel alanlarının ihlali ve 7/24 kişilerin devamlı çalışma durumunun doğal karşılanması gibi bir durum ile karşı karşıyayız. Örnek vermek gerekirse 1. Basamak hekimlerinin özellikli hastalar ile 24 saat ulaşılması durumu ve hafta sonu ve tatillerde devamlı telefonda olma durumu yaratması. Sağlık çalışanlarıgünlük 50-100 üzeri hasta aramak zorunda bırakılmaktadır. Bu durum koruyucu hizmetlere zaman ayırmanızı ciddi şekilde aksatmaktadır. Çalışma saatlerinin dışındaki zaman sağlık çalışanlarının dinlenme zamanları ve özel alanlarıdır. Bu alanları korumak sağlıklı bir işleyiş için çok önemlidir. Toplum sağlığı ve filyasyonda çalışan arkadaşların uzun mesai süreleri, dinlenme zamanlarının yetersiz olması, gerekli fiziki alanın yetersizliği. 2. ve 3. Basamak hekimler içinde örnek verecek olursak ön bir çalışma yapmadan klinik bilimlerde çalışmayan bir hekimin direkt Covidhastalarından sorumlu olması ya da çocuk hastalara bakan bir hekimin erişkin hastalara direkt bakması gibi durumlar ile karşılaşmaya başladık.

 

Bu hızlı görevlendirmelerin sorumluluğun verdiği streste ayrıdır. Yoğun hasta bakmak, kısa dinlenme sürelerinin olması daha çabuk yorulmayı ve daha çabuk tükenmemize neden olmak ile birlikte viral yükün artmasına sebep verip hastalanma oranlarımız artmaktadır. Yine pandemi ile birlikte sınır illerinde sivil hekimleri sınır dışı görevlendirmeler yapılarak hastaneye değil çatışma bölgelerine görevlendirmeler yapılması normalde mecburi hizmet ile gelen hekimleri 1 aydan uzun süre görevlendirme yapılmazken yeni mezun hekimler pandemi nedeniyle 3 ay görevlendirmeler yapılmaya başlanması. Ne yazık ki bu hekimlerin hiçbiri çatışma ve savaş ortamında bir eğitim almayan hekimlerdir. Bu durumların hepsi mesleki haklarımızın ihlallerine küçük örnekler olmakla birlikte büyük ihlallerdir. Bu durumları dile getirdiğimizde bile hekimlerin çalışmayı istemediği ya da abartı şeklinde engellemelerle bile karşılaşma durumu bile bir ihlaldir ve hekimlik mesleğine müdahaledir.

 

GÜNLÜK VAKA SAYILAR 70 BİN CİVARINDA, EVDE TEDAVİDE HASTA HEKİM İLİŞKİSİ KURULAMAMAKTA: SORUMLULUK SAĞLIK BAKANLIĞINDA

 

Genelgeler ve yönetmeliklerle yönetilen bir pandemi süreci söz konusu. Bu durum Sağlık çalışanları için ne kadar sağlıklı? Çünkü önceden çok rahat bir şekilde içimiz ferah doktora gidip ilacımız alıp tedavi oluyorduk ve geçiyordu. Pandemi sürecinin genelge ve yönetmeliklerle hekimleri “lal” ettiğini düşünüyor musunuz?

 

Covid 19 hastalığının şu ana kadar etkin bir tedavisi ve uygulanan bir aşısı yoktur. Pandeminin başından beri hastalığa dair bir algoritma ve sistemin olması Türkiye genelinde bir kargaşa halini önlemiştir. Ancak ilerleyen günlerde şeffaf bilgi verilmemesi bilimsel verilerin açıklanmaması hatta bu konu hakkında konuşan bilim insanlarına soruşturma açılması sürecin iyi yönetilemediğini gösteriyor. Halen vaka sayılarını açıklamamaktadırlar. Sayın Fahrettin Koca daha iki gün öncesine kadar açıklamış olduğu vaka sayısı birden dört katı kadar açıklamıştır. Turkuaz tabloya eklenen yeni vaka sayısı 29 bin olmakla birlikte eksiktir. TTB aile hekimliği kolu anketi ve testin doğruluk oranına göre bir değer hesaplanırsa yaklaşık şu an için günlük vaka sayımız 70 bine yakındır. Semptom göstersin göstermesin, bu süreci evde geçirsin geçirmesin, PCR + ya da bilgisayarlı tomografi ile tanı konulan herkes vakadır. TTB (Türk Tabipleri Birliği) ısrarla şeffaf ve bilimsel bilginin önemini vurgulamasına rağmen hedef gösterilmiştir. Sayın Koca’nın vaka açıklaması ile TTB’nin niçin hedef gösterildiğini ortadır. Bizler artık keşke demek istemiyoruz. Algoritmalarda hekimin karar verme mekanizmasında yer alması ve bağımsız karar vermesi gerekir. Bu noktada ciddi sıkıntılarımız var. Hekimlerin bu süreçte tedaviye başlama, sonlandırma ve ölümbelgesini düzenleme noktasında kadar müdahaleler olmakta ve bunun olumsuz sonuçlarından da hekimler sorumlu tutulmaktadır. Bunları kabul etmek mümkün değildir. Şu anda eve tedavi için gönderdiğimiz hastalardan hekimlerin sorumlu olmaz. Sorumluluk Sağlık Bakanlığındadır. Çünkü bu süreçte hekim hasta ilişkisi kurulmamaktadır. Eve gönderilen hastalar ilaçlarını düzenli ve eksiksiz alması gerekmektedir. Hastaların çevrelerinde duydukları bilimsel olarak kanıtlanmamış hiçbir tedaviyi uygulamamaları gerekmektedir.

 

SALGIN SÜRECİ BİZE, BİR KEZ DAHA SOSYAL DEVLET ANLAYIŞININ ÖNEMLİ OLDUĞUNU GÖSTERDİ 

 

Pandemi süreciyle birlikte ticarileşen sağlık sistemi gün yüzü gibi ortaya çıktı. Bu sürecin halk sağlığı açısından barındırdığı risklerden bahseder misiniz? 

Pandemi bizlere koruyucu sağlık hizmeti ve sosyal devlet anlayışının ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Sadece memnuniyet üzerine kurduğunuz bir sağlık sisteminde koruyucu sağlık hizmetleri aksar. Pandemide de sadece tedavi edici bir sistem ile çözmek mümkün değildir. Çünkü ilacı ve aşısı olmayan bir hastalıktan bahsediyoruz. Bu süreçte kalabalık buluşmaları ve dolaşımı en aza indirmek gerekiyor. Bunu yaparken her zaman belirtiğimiz gibi sosyal devlet anlayışı ile yapmamız gerekiyor.

 

HEKİME ŞİDDETİ ANİ ÖFKELENME VE MÜNFERİT OLAYLAR OLARAK GÖREMEYİZ

 

Sağlıkta şiddet probleminin etkin çözüm yolları nelerdir? 

Sağlıkta şiddete yönelik mevzuatın ve yasanın olması çok önemli ancak bunun diğer ayağı hukukun uygulanmasıdır. Neoliberal politikalar ile memnuniyet üzerine kurulu sağlık sisteminde sağlık sisteminde çözülemeyen her sorun sağlık çalışanları üzerine şiddet olarak yansımaktadır. Bu durumlar ani öfkelenme ya da münferit olaylar olarak göremeyiz. Şiddetin uygulanışı ciddi yıkıcı olarak başlamakta ve saldırdığı kişilere direkt zarar vererek yapılmakta. Aynı şeklide hastanelere, polikliniklere yoğun bakım servislerine zarar vererek başka insanların sağlık erişimlerini ellerinden alıyorlar belki de bu durum kişilerin ölümüne neden olabilir.

 

Sonucu ölüm olunca biz bu olaya münferit diyebilir miyiz?

113 beyaz kod uygulaması var bu uygulama Sevgili Ersin Arslan’nın öldürülmesinden sonra devreye girdi. Ancak 113 başvurmak sonra mahkeme süreci düşünülünce çoğu sağlık çalışanı başvurmak istemiyor ya da başvurduktan sonra vazgeçiyor. Bu süreçte ısrarcı olmak ve vazgeçmemek gerekiyor. Sağlık bakanlığı 113 beyaz kod ile ilgili bir veri paylaşımı yapmamaktadır. 

 

SAĞLIK ÇALIŞANLARI SALGINDA GELECEK İÇİN GÜVENCE İSTİYOR

 

Tükenmiş sağlık çalışanlarından bahsediliyor. Siz mesleki akademik kuruluş olarak bu konuda gibi tavsiyelerde bulunuyorsunuz hekimlere?

Daha öncede belirttiğimiz gibi bunu sadece tedavi edici hizmetler üzerinden çözemeyiz. Sağlık çalışanları yaklaşık sekiz aydır sahada hizmet veriyorlar ve gerçekten çok yoruldular. Son bir haftadır sağlık çalışanları enfekte sayısı ciddi şekilde artış gösteriyor.

Bu hafta Gaziantep’te bir meslektaşımızı doktor arkadaşımızı Covid nedeniyle kaybettik. Bunun acısı bizler ve ailesi için tarifsizdir.  Salgına dair bilgiler şeffaf açıklansa önlemler popülist politikalardan uzak yapılsaydı biz bu kadar meslektaşımızı kaybeder miydik acaba? Bence hayır kaybımız bu kadar olmazdı kesinlikle? Bunun sorumlusu verileri şeffaf açıklayın, Covid 19 meslek hastalığı olsun diyen TTB olamaz. Türkiye’de topluma göre yaklaşık on kat daha fazla risk taşımaktayız. TTB olarak rağmen Covid 19 hastalığının tüm sağlık çalışanları için meslek hastalığı olarak tanınmasını talep ediyoruz. TBMM komisyonda görüşüldü, ancak daha yasalaşmadı. İsteğimiz geç kalınmadan kanunlaşması tabiki. Bu durum aciliyet gerekmektedir. Sağlık çalışanları salgında gelecek için bir güvence istiyor. Vefat ettiğinde geride bıraktığı ailesi ve eğer çalışamayacak bir durumda olursa ileri yaşamı için bir güvence istiyor. 

 

KOVİD-19 DIŞI HASTALAR İÇİN HASTANELERİN OLMASI GEREKİYOR

 

Gaziantep’te ilk günden bu yana pandemi sürecinin yönetimiyle ilgili neler söylemek istersiniz?

Tabip Odası olarak vaka sayısını tartışmasının neden bitmiyor ve niçin açıklanmıyor anlam veremiyoruz. Geçmişte TTB’nin raporlarına bakıldığında şu an yaşadığımız durum için acil önlemler ve uyarılarda bulunulmuştu. Pandemiye dair bilgi insanlığa dairdir. Eğer bilgileri eksik ve doğru verilmez ise yaptığımız salgınla mücadelenin sonucunu anlayamayız. Önlenebilir ölümleri önleyebiliriz ve DSÖ göre yapılmayan açıklamalar bilimsel ve şeffaflıktan uzaktır. Açıklanmayan bilgiler salgın ile olan mücadelenin yanlış gitmesine ve aksamasına neden oluyor. Bu durumda nitelikli ve erişilebilir bir sağlık sistemi yapılamıyor ve önlenebilir ölümlerin artmasına sebebiyet vermektedir. Covid-19 dışı hastalar için hastanelerin olması gerekiyor.(Cihat Öztürk/telgraf.net)