Safra Kesesi sorunlarında Tedavi İhmal Edilmemeli!

Safra Kesesi sorunlarında Tedavi İhmal Edilmemeli!

Özel Gaziantep Sevgi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op.Dr.Ethem Zobacı; "Safra kesesi sorunlarında hastalarda genel olarak şişkinlik, hazımsızlık, bulantı gibi dispeptik yakınmaları olur ve sağ üst tarafta karın ağrısı olur. Bu sağlık sorunlarını yaşayanların mutlaka genel cerrahi uzmanından destek alarak tedavisini geciktirmemelidir" dedi.

 

Özel Gaziantep Sevgi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı  Op.Dr.Ethem Zobacı; Safra kesesi taşı,iltihabı ve tedavisi hakkında okuyuculara önemli bilgiler paylaştı.

 

SAFRA KESESİ
 

Safra kesesi karaciğerin alt kısmında bulunan, karaciğerden salgılanan safranın toplandığı yerdir. Karaciğer günlük 500-1500 ml kadar safra salgılar. Salgılanan safranın bir kısmı safra kesesinde depolanır  ve konsantre hale getirilir. Sindirim esnasında safra kesesi kasılarak içindeki safrayı bağırsağa boşaltır. Bu şekilde yağlı gıdaların emilimi gerçekleşir. 
 

SAFRA KESESİ TAŞI NEDİR?


Karın bölgesinde karaciğerin hemen altında bulunan safra kesesi küçük armut şeklinde bir organdır. Karaciğer tarafından üretilen safrayı depolayan safra kesesinde çeşitli nedenlerle taş oluşabilmektedir.  
 

SAFRA TAŞI NEDEN OLUŞUR?


Genetik, aşırı kilo, safra kesesi ile ilgili sorunlar, beslenme şekli nedeniyle oluşabilir. Vücudun safraya ihtiyacı vardır, ancak içinde çok fazla kolesterol varsa, bu safra kesesi taşlarına yol açabilir. Safra kesesi doğru şekilde boşalmadığında da safra kesesinde taş oluşabilir.Obezite en büyük risk faktörlerinden biridir. Obezite, kolesterol seviyesini yükseltebilir ve ayrıca safra kesesinin tamamen boşaltılmasını zorlaştırabilir. Doğum kontrol hapları, menopoz semptomları için hormon replasman tedavisi veya hamilelik ve ekstra östrojen sorunu kolesterolü artırabilir ve safra kesesinin boşaltılmasını zorlaştırabilir. Diyabet hastalığına sahip kişilerde safra kesesi taşları için risk faktörü olan daha yüksek seviyelerde trigliserit (bir çeşit kan yağı) vardır. Kolesterol ilacı kullanmak,safradaki kolesterol miktarını artırır ve bu da kolesterol taşlarının oluşma riskini artırabilir. Çok çabuk kilo vermek, karaciğerin safra taşlarına neden olabilecek ekstra kolesterol yapmasına neden olur. Genetik unsurlar da safra kesesi taşı hastalığına yol açabilir.Pigment taşları, siroz (karaciğer hastalığı) veya orak hücre anemisi gibi kan hastalıkları gibi bazı tıbbi durumları olan kişilerde safra kesesi taşları daha sık görülmektedir.
 

SAFRA KESESİ İLTİHABI


Herhangi bir neden sonucunda safra kesesinin iltihaplanması, akut kolesistit olarak adlandırılır. Safra kesesinin akut iltihabının söz konusu olduğu hastalarda buna en sık neden olan faktör safra kesesi taşlarıdır. Fakat safra kesesinde taş olmayan hastalarda da iltihaplanma söz konusu olabilir.Akut kolesistit, genellikle ani başlayan karın ağrıları ile kendini gösterse de, bu semptomların görüldüğü farklı hastalıklar da bulunduğundan detaylı muayene ve ultrason görüntülemesi oldukça önemlidir. Herhangi bir tetikleyici neden dolayısıyla veya nedensiz yere ortaya çıkabilen akut kolesistit, tedavi edilmemesi durumunda ölüme kadar varabilen ciddi komplikasyonlar ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle safra kesesi iltihabı belirtileri yaşayan hastaların bir an önce sağlık kuruluşlarına başvurarak muayeneden geçmesi gerekir. 
 

SAFRA KESESİ TAŞLARI NEDEN SAFRA KESESİ İLTİHABINA NEDEN OLUR?
 

Akut kolesistitin en sık karşılaşılan nedeni kolelitiazis olarak adlandırılan safra taşlarıdır. Safra kesesinde taş oluşumu ülkemizde ve dünyada oldukça yaygın olarak görülen bir sağlık sorunudur. Safra kesesinde oluşan taşlar kanalları tıkadığında ve safra akımını engellediğinde akut kolesistitin ortaya çıkma olasılığı çok yüksektir.
 

SAFRA KESESİ İLTİHABI BELİRTİLERİ


Kolesistit olgularının çok büyük bir kısmı safra kesesinde taş oluşumunun bir komplikasyonu olarak gerçekleşir. Safra kesesinde oluşan taşlar safra kanallarını tıkayarak kesede iltihaplanmaya neden olur. Taşın kanalları tıkaması sonucunda oluşan safra stazı (safra akımının durması), inflamatuvar enzimlerin salınımını tetikleyerek akut iltihaplanmaya sebebiyet verir. Akut kolesistit vakalarının 5-10'luk kısmı ise safra taşları olmadan iltihaplanmanın görüldüğü akut akalküloz kolesistit olarak gelişir. Her iki durumda da vakit kaybedilmeden tedavi süreci başlatılmalıdır.Akut kolesistitte en yaygın belirti, ani olarak başlayan ve birkaç saat süren şiddetli karın ağrısıdır. Bu ağrı genellikle karnın üst sağ kısmında görülür fakat sağ omuza veya sırta doğru da yayılabilir. Akut kolesistitten kaynaklı olarak karında hissedilen ağrı genellikle keskin bir ağrı veya donuk kramplar şeklinde tarif edilir. Çoğu kişide ağrı dayanılmaz olduğundan acil servislere başvurma gerekliliği hissedilir. Ağrıya ek olarak akut kolesistitte görülen bazı diğer belirtiler şunlardır:
     

       Kil benzeri açık renkli dışkı
       Mide bulantısı ve kusma
       Yüksek ateş
       Ciltte ve gözlerin beyaz kısmında sararma (sarılık)
       Yemeklerden sonra artan ağrılar
       Üşüme ve titreme
       Karında şişlik


Yukarıdaki belirtileri yaşayan bireylerde akut kolesistitin söz konusu olma ihtimali yüksektir. Bu nedenle bu belirtilerden bir veya birkaçını yaşayan hastaların vakit kaybetmeden acil servislere başvurması gerekmektedir. Kolesistitin uzun süre devam etmesi veya iltihaptan dolayı tekrarlayan belirtilere neden olması kronik kolesistite dönüşmesi anlamına gelir.
 

SAFRA KESESİ İLTİHABI TANISI


Akut kolesistit yaşayan bireylerin ilk başvuru yeri genellikle acil servislerdir. Ani ve şiddetli karın ağrılarına neden olması bunun birincil nedenidir. Fakat akut kolesistit belirtileri birçok farklı hastalıkla benzer nitelikler taşıdığından hastalığın teşhisi için birtakım tanı testleri uygulanmalıdır. Sağlık kuruluşlarına başvuran hastalardan öncelikle detaylı tıbbi öykü alınır. Ağrının ne zaman başladığı, şiddetinin nasıl olduğu, ne şekilde hissedildiği gibi bilgilere ek olarak kişide bulunan hastalıklar, kullanılan ilaçlar gibi birtakım bilgiler de alınır. Ardından genellikle fiziksel muayene yapılır. Hekim tarafından yapılan bu muayene ile karnın belirli bölgelerine baskı yapılarak ağrıya neden olan sorunlu bölge tespit edilmeye çalışılır, ayrıca karında şişlik olup olmadığı da kontrol edilir. Özellikle apandisit gibi şiddetli karın ağrılarına neden olabilen diğer hastalıkların ayırt edilmesi için fiziksel muayenenin önemli bir yeri vardır. Fakat kesin teşhis için tıbbi görüntüleme tekniklerine başvurulması gerekir. Bunun için en sık uygulanan yöntem batın ultrasonografisidir. Karın ultrasonlarında karın boşluğu içerisinde yer alan organların görüntülenebilmesi için ses dalgalarından yararlanılır. Yine acil serviste yapılan kan tetkikleri de tanıya yardımcı olmaktadır.
 

SAFRA KESESİ İLTİHABI TEDAVİSİ


Akut kolesistit hastaları genellikle teşhisin ardından hastaneye yatırılır ve gözlem altında tutulur. Safra kesesi sindirim sisteminin bir parçası olduğundan ağızdan beslenmenin kesilmesi safra kesesinin dinlenmesine yardımcı olacaktır. Bu nedenle hastalarda yatış sürecinde intravenöz (damar yoluyla) olarak sıvı ve besin gereksinimi karşılanır. Yaşanan karın ağrılarının azaltılabilmesi ve enfeksiyonla mücadele amacıyla ağrı kesici ilaçlar ile antibiyotik uygulamaları genellikle önerilir. Kolesistitin tekrar etmesi halinde hekimler tarafından genellikle cerrahi operasyon yardımıyla safra kesesinin alınması önerilir. Günümüzde gelişen tıbbi teknolojilerle birlikte bu operasyonlar, uygun hastalarda laparoskopik olarak (kapalı yöntemle) uygulanır. Fakat bazı hastalarda safra kesesinin durumu ve hastanın anatomik yapısına bağlı olarak açık operasyonların da yapılması gerekebilir. Safra kesesinin alınması ameliyatı kolesistektomi olarak adlandırılır.  İnsanlarda safra kesesi olmadan da besinler normal şekilde sindirilebilir. Safra kesesi alınmış olan hastalarda safra ince bağırsağa doğrudan ulaşır. Fakat vücudun buna alışabilmesi açısından 2-3 ay boyunca az yağlı bir beslenme programının uygulanması gerekmektedir. Ardından ek hastalıkları olmayan bireylerde normal beslenme düzenine geçilebilir.Tedavi sürecine ek olarak akut kolesistitten korunmaya karşı da birtakım önlemler alınabilir. Fazla kilolu olmak ve obezite akut kolesistit konusunda bir risk faktörüdür. Bu nedenle kilolu bireylerin ideal kilosuna ulaşması, sağlıklı ve dengeli bir beslenme programı uygulaması hem akut hem de kronik kolesistit gelişme riskini önemli ölçüde azaltır. Hızlı kilo kayıpları da safra kesesi hastalıklarını tetikleyebildiğinden zayıflama süreci bir diyetisyen gözetiminde kişiye özel hazırlanmış beslenme programları ile bilinçli olarak sürdürülmelidir. Aynı zamanda yüksek kolesterol değerlerine sahip olan bireylerde diyet ve hekim tarafından önerilmesi halinde kolesterol düşürücü ilaçların kullanımı ile kolesistit gelişme ihtimali azaltılabilir.