Ramazanda Nasıl Beslenmeliyiz?

Covit-19 Sağlık Çalışanları İçin Meslek Hastalığı Olmalıdır

Covit-19 Sağlık Çalışanları İçin Meslek Hastalığı Olmalıdır

Ülkemizde halen covit-19 dan ölenlerin yetmişte de biri sağlık çalışanıdır. Yaş guruplarına göre dağıttığımızda bu oran nerdeyse 25 te bire düşmektedir. Acaba bu tesadüf  müdür?. Hala iktidar illiyet bağı aramaktadır. Meslek hastalığı demek sağlık çalışanına ne kazandırır ?

 

Meslek hastalığı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 14. maddesine göre “Meslek hastalığı, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleridir.Sağlık çalışanı bu tabire uymaktadır o yüzdende dünya sağlık örgütü dünya nüfusunun 3 ü sağlık çalışanı olmasına rağmen riskli yaşlarda çoğu bulunmamasını da düşünülerek covit-19 hastalarının 14 ünün sağlık çalışanı olması nedeniyle sağlık çalık çalışanı için covit -19 u meslek hastalığı saymıştır.

 

 

Türkiye de ise sağlık çalışanları  resmi rakamlara göre 25 i meslek örgütlerinin rakamları ile ise 57 si covit-19 a yakalanmıştır. 446 sağlık çalışanını covit -19 dan kaybettik. Bu yüksek oran da aslında covit-19 unj bir meslek hastalığı olduğunu gösteriyor.

 

Bizdeki sorun birazda mevzuatta sorun yaratıyor işçiler ilk üç ay dolunca herhangi bir nedenle vefatı halinde maaşlarının bir kısmını beşyıl çalıştıktan sonra vefatları halinde maaşlarının tamamını ailelerine bağlanabiliyor ama konu kamu görevlisi olunca değişiyor bu süre on beş yıla çıkıyor yani on beş yılını doldurmamış bir kamu görevlisinin vefatı halinde geride kalan ailesine hiç para ödenmiyor ve kişi öldüğü gibi geride kalan çocukları eşi mağdur ediliyor bu yüzdende covit-19 dan ölenlerin geride kalan aileleri için ve sağlık çalışanlarının bize bir şey olursa geride kalan çocuklarımız ne olur düşüncesinin oluşmaması için covit-19 un meslek hastalığı kabul edilmesi gerekiyor.

 

Meslek hastalığı sayılırsa ne gibi avantajlar sağlar derseniz şöyle maaşının 70 i geride kalan çocuklarına bağlanır,bunun için hizmet süresi aranmaz belirli oranlarda vergi indirimi sağlanır,bazı faturalarda özel indirim sağlanır,çocuklarına eğitim bursu verilir,faizsiz konut kredi hakkından yararlanır,eşler ve çocuklar kamu araçlarından ,ücretsiz veya indirimli faydalanır.Aileden bir kişi sınavsız devlet memurluğuna girişi sağlanır, cenaze masrafları karşılanır.

 

İşte bütün gürültü bu hakları vermemek için koparılıyor .Halbuki sağlık çalışanları yoğun çalışma koşullarında birde başına bir şey gelirse ailem ne yapar nasıl geçinir derdine düşüp Tükenmişlik sendromuna giriyor gelecek endişesi taşıyor halbuki meslek hastalığı sayılsa hiç olmazsa sağlık çalışanı ailem ne olacak derdine düşmeyecek.

 

Bu konuda illiyet bağı aramak zor hatta imkansızdır. Evet sağlık çalışanıda sadece hastanede veya sağlık kuruluşunda hastaya bakarken bu hastalığı kapmamış olabilir ama covit -19 da virüs yükü söz konusudur hasta bakmak ve hastanede çalışmak bu yükü çok fazla miktar da artırmaktadır bundan kimsenin kuşkusu yoktur o zaman illiyet bağı aramanın da gereği yoktur aynı yaş gurubunda sağlık çalışanlarının daha çok hasta olması  ,daha çok ölmesi tesadüfle,kendini koruyamama ile veya başka nedenle açıklanması imkansızdır.

 

Sağlık çalışanının covit-19 a yakalanması bir meslek hastalığıdır hiç bir gerekçe gösterilmeden ispat illiyet aranmadan kabul edilmelidir. (ozanca sağlık mobbing politika kitabımdan)

 

 

15.Uluslararası Sağlıkta Kalite, Akreditasyon ve Hasta Güvenliği Kongresi

 

15.Uluslararası Sağlıkta Kalite, Akreditasyon ve Hasta Güvenliği Kongresi 1-4  Haziran tarihlerinde Antalya’da gerçekleştirildi. Trans Atlantik SPA Resort Hotels Göynük’te yapılan kongre ile ilgili olarak açıklama yapan Kongre Eş Başkanı Prof. Dr. Rashid Bin Khalfan Al Abrı “Birçok uluslararası kurum temsilcisi ve uzmanın katılacağı kongrenin misyonu farklı uygulamaları ile kalite anlayışının sağlık hizmetleri ekseninde yorumlanması olacaktır. Kongrenin ana hedefi  öncelikle Türkiye’de olmak üzere tüm dünyada Covid-19 salgını nedeniyle olağan üstü koşullarda sunulan sağlık hizmetlerinde ki değişimleri, dijitalleşme gibi sunumda ve finansmandaki yeni normalleşmeyi ve sorunları ve bu sorunların hasta ve çalışan güvenliği üzerine etkilerini ve çözüm önerilerini Türkiye’den ve dünyadan katılacak sağlık profesyonelleri ile birlikte tartışma ortamı yaratmaktır” dedi.
 

 

Hastalıklara bağlı ortaya çıkan salgınlar


Prof. Dr. Rashid Bin Khalfan Al Abrı konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bulaşıcı hastalıklar ve özellikle de salgınlar belki de tıp tarihi ile eşdeğerdir. Hatta bu hastalıklar günümüzden 100 yıl öncesine kadar tıp tarihinin kendisi de sayılmalıdır. Yaşam koşullarının günümüze göre daha kötü olduğu, basit hijyenik kuralların ve beslenme ilkelerinin bilinmediği, doğurganlığın yüksek olduğu, şehirlerin çevre koşullarının sağlıklı yaşam için yetersiz olduğu epidemiyolojik dönüşümün başlangıç dönemlerinde, hastalıkların ve ölümlerin büyük bir bölümünü enfeksiyon hastalıkları ve zaman zaman da kitlesel boyutta ölüme yol açan salgınlara bağlı olduğu gözlenmektedir. Bulaşıcı hastalıklar yüzlerce yıl sadece bir hastalık grubu olarak kalmakla kalmamış, insanları, toplumları, savaşları, kültürleri ve de edebiyat dünyasını etkilemiştir. Tarih boyunca salgın hastalıklardan ölümler diğer hastalıklarla kıyaslanamayacak derecede fazla olmuştur. Bu hastalıkla bağlı ortaya çıkan salgınlar ise kitlesel ölümlere yol açmıştır. 

 


 
Sağlık hizmetlerinde kalite


Kongre Başkanı Prof. Dr. Seval Akgün de yaptığı açıklamada şunları söyledi: “ Ülkemizde kalite ve akreditasyon uygulamaları, sağlık hizmetleri gündeminde her gün daha fazla yer almaktadır. Bu durum ise kalite uygulayıcılarını gündemi yakından takip etme zorunluluğu içerisine sokmaktadır. Bu açıdan bakıldığında dünyadan birçok uzmanın katılacağı 15. Uluslararası Katılımlı Sağlıkta Kalite, Akreditasyon ve Hasta Güvenliği Kongresi gündemi takip etmek açısından siz kalite gönüllülerine bir fırsat yaratmaktadır.  Sağlık hizmetlerinde kalite kongresinin multidisipliner ilgi alanı, Hasta Güvenliğinin Güçlendirilmesi, Risk Yönetimi, Enfeksiyonların ve Salgınların Kontrolü ve Önlenmesi” temasıyla; Hekimler, hemşireler, mikrobiyologlar, enfeksiyon hastalıkları uzmanları, cerrahlar ve diğer tüm sağlık profesyonellerini,  Kalite Direktörlerini, hemşirelerimizi, hasta ve çalışan güvenliği ile ilgili komitelerde yer alan tüm sağlık çalışanlarını, sağlık kuruluşları yöneticilerini, araştırmacıları, SGK çalışanlarını, Sağlık politikası belirleyen tüm diğer ilgilileri ve hastaları kapsamaktadır. 
 
Kongre süresince gerçekleştirilecek sunum, çalış tay, sözlü ve poster bildirileri sayesinde katılımcılar, sağlık hizmetlerinde kaliteyi ve hasta güvenliğini sağlayıcı yaklaşımları ve geleneksel yaklaşımların dışına çıkan yeni sistem ve fikirleri tanıma olanağı bulacaklardır.   


Kongrenin amaçları; Hasta güvenliği, risk yönetimi ve tıbbi hataların azaltılması. Hasta güvenliği perspektifinden uluslar arası ve ulusal düzeyde enfeksiyon  ve salgın kontrolü ve önlenmesi. Enfeksiyon ve salgın yönetimi, kontrolü ve önlenmesinde mevcut yöntemlerin gözden geçirilmesi, kanıta dayalı   uygulamaların acil önemi ve uygulamadaki güçlükler 
 
Hasta güvenliği ve enfeksiyon alanında aşağıda bazıları sıralanan bilimsel kanıtların gözden geçirilmesi. Sürveyans çalışmaları, stratejiler, yenilikçi yaklaşımlar, teknolojideki yenilikler ve sorunlar. Enfeksiyon Kontrolü ve önleme yöntemleri. Aşılama faaliyetleri. Anti-mikrobiyal rezistansını önleme yolları ve bunun için gerekli işbirlikleri. Klinik laboratuvarlarda yenilikler, sağlık çalışanlarının güvenliği için iş sağlığı ve güvenliği uygulamaları. Yüksek risk altında olan özel hasta gruplarında enfeksiyon kontrolü ve önlenmesi. Enfeksiyon kontrolü ve önlenmesinde çevresel faktörler ve stratejiler.Kronik hastalıkların tedavi edildiği diyaliz merkezleri gibi sağlık kuruluşlarında sağlık bakım kaynaklı enfeksiyon kontrolü ve önlenmesi”